Günümüzde,pek çok tarihçi Olimpiyadların o zamanki Constantinopolis diye bilinen İstanbuldaki Roma İmparatoru I.Thedosiusun emri ile sona erdirildiğini yazarlar. Roma tarihinde Büyük Theodosius diye de anılan bu imparator, Roma işgalindeki İspanya topraklarında doğmuş, profesyonel bir asker olup,zamanla Hıristiyanlığı yaymak pahasına gaddarca kararlar almış bir hükümdardır. Theodosius ,geçmişten gelen tüm pagan adet,inanış ve tapınakların ortadan kalkmasını emretmiş ve pagan bir anlayışa dayandığını bildiği Olimpiyadların da sona ermesini emretmiştir.
Aslında belki de Olimpiyadlar bu tarihten dahi önceki yıllarda önemini kaybetmiş ve başka bir inanışa göre de, M.S.260 yılında Olimpiyadların 360 yıl süre ile 90 Olimpiyad yapma hakkı, bugünkü Antakya yöresine,bir belge ile verilmiştir. Antakyanın hemen yakınında bulunan,o zamanki adı Daphne diye bilinen bugünkü Harbiye yöresinde yapılan spor şölenleri,bazı tarihçiler tarafından ,Olimpiadaki organizasyonun bir devamıdır.
Türkçede bildiğimiz Defne anlamına gelen Daphne yöresi, tarihte epey önemli bir yerdir. Antioch diye bilinen günümüzün Antakyası dahi ,o zamanlar Daphne yakınındaki Antakya diye adlandırılırdı. Daphnede M.Ö. II.yüzyılda dahi bir büyük stadyum olduğunu tarihçiler yazarlar. Fakat burada yapılan ve Olimpiyadlar diye anılan organizasyon, çeşitli yıllarda,değişik nedenlerle, Roma İmparatorları tarafından geçici olarak durdurulmuştur. Bazı yıllarda, asi bir generali desteklediğinden Oyunların yapılması men edilmiş, bazı zamanlarda ise,yöredeki zenginlerin yardımı ile yaşayan bu organizasyon, parasal destek kuruyunca,durma devrelerine girmiştir.
Tarihçiler, Oyunların men edilmesi sonucu,yörenin ekonomik bunalıma girdiğini Constantinopolisdeki Roma İmparatoruna bildirmişler ve Oyunlar nedeniyle gelen turist ve seyircinin azalmasının bir ekonomik kriz yarattığına inanan yetkililer,Oyunların devamı izni vermişlerdir.
Oyunların masraflarını karşılamak üzere,yörenin zenginleri tarafından bir vakıf kurulmasına rağmen,vakıf yöneticilerinin bu mali imkanları kendi çıkarlarına harcadıkları anlaşılınca,vatandaşlardan gelen maddi yardımın devlet eliyle harcanması sonucu Oyunlar bir süre daha devam etmiştir. Antakyadaki Olimpiyadlar,her dört yılda bir,45 günlük bir süre içinde ve Temmuz ve Ağustos aylarında yapılırdı.
M.S. 507 yılında,Olimpiyadlar sırasında ve stad içinde çıkan bir çatışma ve M.S.525deki bir yangın ve hemen ardından depremde 250000 kişinin öldüğü ve Antakya kadar Daphnenin de önemini kaybettiği tarihçiler tarafından anlatılır.
Bu yörede yapılan Olimpiyadlarda,Olimpiadaki gibi kazananlara parasal veya başka ödüller verilmez,fakat tüm vergiler ve kamu adına yapılması gereken bağışlardan muaf tutulurlardı.
Aradan yüzyıllar geçtikten sonra, Olimpia yöresindeki kalıntılar ancak XIX. Yüzyılda ortaya çıkarılmasına rağmen,yine de Olimpiyadlar adı, bir efsane olarak,genelde Avrupada birileri tarafından hatırlanmıştır.
Örneğin XVII. Yüzyıl da Latin edebiyatında Olimpias kelimesi,bir zaman birimi olarak kullanılmış,İngilterede 1592de Shakespeare piyeslerinde Olimpiad Oyunları ve Olimpian Güreşleri terimlerini kullanmış ve John Milton da 1667de Olimpian Oyunları deyimini eserlerine katmıştır.
İngilizler bu deyimi sadece kullanmakla kalmamışlar,XVII. Yüzyılın başlarında zengin bir kişi olan Robert Dover, Cotswoldsdaki malikanesinde Olympick Games adı ile spor yarışmalarını finanse etmiştir. Bir başka İngiliz,Dr.W.P. Brookes 1849da Wenlock kasabasında Olympic Games adı ile yıllık bir spor yarışması düzenlemiş ve 1890larda, İngilterede, Amerikayı da içine alacak bir Anglo Saxon Olimpiad ı yapılması dahi konuşulmuştur.
İngilterede başlayan bu akım, bir süre sonra Yunanistana yayılmış ve zengin bir Yunanlı işadamı olan Evangelios Zappas, Atina yakınındaki bir meydanda yapılan ve 30000 kişi tarafından seyredildiği söylenen ilk Olimpiyad Oyunlarını Kasım 1859da yapılmasını finanse etmiştir. Programda kısa ve uzun mesafeler, atmalar, durarak ve koşarak uzun atlama, güreş, halata tırmanma ve halat çekme branşları yapılmıştır. Bu organizasyon Olimpiyadlar adı ile 1870,1875 ve 1888 yıllarında tekrar edilmiştir.
Bu arada,bilim adamları da Olimpia ile ilgilenmeye başlamışlar ve bazıları da, Osmanlı yöneticilerinden aldıkları Fermanlarla, o zamanlar İmparatorluk toprakları içinde bulunan Olimpiada kazılar yapmışlardır. Yunanistanın bağımsızlığa kavuşmasından sonra kazılar hızlanmış ve ilk önce Fransızlar ve sonra da Almanlar, bu yörede kazılar yaparak, Olimpiyadların bir efsane değil,gerçek olduğunu ortaya koymuşlardır. Yabancılar tarafından yapılan kazılar, çalışmanın finansmanının Fransız ve Almanlar tarafından karşılanacağı ve bulunan eserlerin de Yunanistanda kalması anlaşmasına rağmen, ilk kazılarda ortaya çıkan bulgular,hemen Batı Avrupa müzelerinde gösterilmeye başlanmıştır.
İngilteredeki spor şölenlerini yerinde izleyen,Amerikadaki spor anlayışına hayran olan ve Olimpiada yapılan kazılardan haberdar olan Fransız asilzadesi Baron de Coubertin, bütün bu olguları bir araya getirecek,uzun ve çok yorucu yılları sonunda kendini Modern Olimpiyad Oyunlarının Kurucusu olarak dünyaya takdim etmesini bilecektir.
Yayına Hazırlayan : Cüneyt TANER - Samet YILMAZ