1928
Açılışı Yapan: Prens Hendrik
Katılan Ülke Sayısı : 46
Katılan Sporcu Sayısı: 3.014 (2.724 erkek-290
bayan)
En Çok Madalya Kazananlar:
Georges Miez (İsviçre-Jimnastik) 3A 1G Toplam 4
Hermann Miez (İsviçre-Jimnastik) 2A 1G 1B Toplam 4
Diğer 7 sporcu 3er madalya ve 13 sporcu 3er altın
madalya kazandılar.
Yılın Olayları
I.Dünya Savaşı bitiminin
10.yıldönümünde Avrupada bazı dalgalanmalar görülürken,Rusya daha içerdeki karışıklığı
önleyememiş , bir sistem değişikliği ve iktidar kavgası
içindeydi.İngilizler,Mısırda toplantı yasağının kalkması için uğraşırken ,
Kral Fuad Meclisi dağıtıyor,Sovyet Rusyada Stalin bir taraftan tüm halkı
tarlalarda çalıştırırken,diğer taraftan da yabancı yatırımcıları ülkeye davet
ediyordu.Fransız Frankı birden yüzde yüz 80 değer kaybederken Yunanistanda
Venezilos tekrar iktidara dönüyordu.
Alman halkı açık denizlerde ülkeyi güçlendirecek savaş gemilerinin yapımı konusundaki tutumunu oyları ile kesinleştirirken,New Yorkda ortaya çıkan Anastasia adlı genç bir kadın,öldürülen Çar Ailesinden hayatta kalan tek kişi olduğunu iddia ediyordu.Avrupadaki kıpırdanmaları ve Rusyadaki çatışmaları duymak dahi istemeyen Amerikada,zamanla insan yaşamının bir parçası olan televizyon denen bir alet halkın beğenisine sunuldu.
Bu arada, Genç Türkiye
Cumhuriyeti,uygarlık yönünde ilerlemesine devam ediyordu.Romen rakamları kabul
edildikten sonra,laik kavramı ile devlet ve din birbirinden ayrıldı ve tüm
dünyayı şaşırtan bir hızla Latin Alfabesi uygulanmaya başlandı.Mustafa
Kemal,16 Mayıs 1919da ayrıldığı İstanbula,dokuz yıl sonra,4 Haziran günü
dönerken,iki ay sonra da ,Taksim Meydanındaki Cumhuriyet Anıtı açıldı.
Amsterdam,sonunda istediğine kavuştu ve IOC 1928 Oyunlarının organizasyonunu Kuzeydeki Venedik diye de tanınan bu kente verdi.
Amsterdam,Olimpiyadlar için 40.000 seyirciyi alabilecek yepyeni bir stad yapımına girişti.Atletizm pisti,artık standart bir ölçü kabul edilen 400 metre oldu ve etrafına,Hollandanın milli sporu sayılabilecek bisiklet yarışmaları için de bir de velodrom yapıldı.Amsterdamda daha başka pek çok yenilikler de vardı.
Eski Olimpiyadlardaki durumu öne sürerek ve XIX.yüzyılın Erkek Üstünlüğü prensibini,kelimelerle ifade etmese de karar ve davranışları ile gösteren Coubertin,bayanların Olimpiyadlarda yarışmasına hep karşı çıkmıştı.Parisdeki 1900 Oyunlarından itibaren , bazı sporlarda bayanlara yer vererek bu konularda bazı ödünler vermişti.Bu inatçı adam,IOCnin tepesinde olduğu müddetçe,kadınlar yerlerini bilmeliydiler.
Coubertin 1924 yılında IOCden Şeref Başkanı olarak ayrıldı ve Lausanneda evine çejildi.Coubertinin etkisi azalınca IOC üyleri arasında , bayanların atletizmde de yer alması fikri geliştirildi ve Amsterdamda beş branşta yarışmalarına karar verildi.Bu arada,jimnastik sporunda da programa konan bir branş,sanki bayanlara verilen bir umut gibi kabul edildi.
Aslında, bayanlar 1912den beri yüzmede resmi olmasa da yarışıyorlardı.Ama,Olimpiyadların temel sporu olan atletizmde onlara yer verilmesi,yine büyük bir gelişme oldu.Bayanların,Olimpiyad atletizm yarışmalarında almamalarının,Coubertin yanındaki ikinci nedeni de,mutlaka IAAFın 1912eden beri başında bulunan İsveçli J.Sigfrid Edstromun da Coubertinle aynı fikirleri desteklemesi idi.
Bu arada da,sadece kadın haklarını değil,kendi haklarının korumak ve uluslar arası yarışmalarda kendilerinin göstermek amacıyla pek ortaya atılan gözüpek bazı bayanlar,FSIF diye adlandırılan Federation Sportive International Feminine çatısı altında bir araya gelmişlerdi.Bu federasyon kanalıyla 1922de Paris ve 1926da Göteborgda,sadece bayanların katıldığı yarışmaları organize etmişler ve belki de Coubertine taş atmak için,adını da Olympics koymuşlardı.
Atletizmde,beş branşda katılmalarına izin verilen bayanlar,Amsterdamda atletizm sahalarına bir renk kattılar ve seyircilerin de beğenisini kazandılar.Ama,ipi göğüsledikten sonra,bayanların birbirlerine sarılıp öpüşmeleri,o zamanki tutucu anlayış ve spor sahası davranışlarına pek de uygun olmadığı için biraz tuhaf karşılandı.
Bayanlar 100 metre yarışmaları 30 Temmuzdaki seçmelerle başladı ve ilk seriyi birinci bitiren, 1912den beri ilk kez Olimpiyadlara davet edilen Alman takımından , Anni Holdmann, Modern Olimpiyadlarda yapılan bayanlararası atletizm yarışmalarında ilk yarış kazanan atlet oldu.Bayanlar sadece 100 ve 800 metre ve 4x100 bayrak koşacaklar, yüksek atlayacaklar ve IOC tarafından Bayanlara Pek Yakışmayan spor dalları olarak kabul edilen atmalar arasından sadece disk atmada yarışacaklardı.
Disk atma finali,seyircilerin pek dikkatini çekmedi,fakat 31 Temmuzdaki 100 metre finalinde, 16 yaşındaki Amerikalı Elizabeth Robinsonın iki Kanadalı rakibini geçmesi büyük heyecanla seyredildi.Ama,800 metre finalinin yapıldığı 2 Ağustos günü ,Amsterdam Stadında sanki kıyamet koptu.
Olimpiyad ve Atletizm Dünya şampiyonalarında son yıllarda artık alıştığımız ,Kenya ve Etiyoplalıların takım ruhu ile koşarak rakiplerini yıpratma taktiklerinin öncüsü bu finalde görüldü.İki Alman atlet,yarışı kazanmasını istedikleri takım arkadaşları Lina Radke için uygun bir tempo koştular ve Radke de , son 300 metredei fırlaması ile başı aldı ve Japon Kinue Hitmonin önünde birinci gelerek dünya rekoru kırdı.Ama,bu çetin mücadele ve bir dünya rekoru ile son bulan çok hızlı tempo,bazı atletleri epey hırpalamış ve yormuştu.Yarışı bitiren bazı atletlerin ipi göğüsledikten sonra piste yığılıp kalmaları ve ilk yardım gerektirecek derecede bitkin görülmeleri, IOC ve etrafındaki Anti-Bayan lobisine büyük bir fırsat yarattı.
IOC,bunu bir fırsat bildi,bundan böyle bayanların 100 metreden uzun mesafelerde koşmaması gerektiğine karar verdi ve bu kural 32 yıl bozulmadan uygulandı.
O zamanki standartları anlatabilecek bu resimde, Steeple koşan atletler için pist üstünde bulunan engellerin derme çatmalığı ve bir hakemin engel düşmesin diye ayağını uzatması görülüyor.
Cezayir asıllı Fransız El Ouafi Maraton'da altın kzandı
Nurmi yine Fin takımı ile
Amsterdamda koştu.Ama,bu muhteşem atlet,sanki yaşlanmıştı.Katıldığı
10.000,5.00 metre ve 3.000 Steeple yarışmalarında,ilkinde,takım arkadaşı
Ritolayı geçerek yeni bir Olimpiyad Rekoru ile altın madalya
kazandı.Diğerlerinde ise Ritola ve yine bir Finli olan Toivoloukolanın
ardından iki gümüş madalya daha aldı.Her Olmpiyadda büyük başarıları ve
kişiklikleri kendilerinin alkışlatan Amerikalı atletler için Amsterdam,tam
anlamı ile bir yenilgi ve fiyasko oldu.
Kanadalı,daha 20 yaşını iki ay
önce tamamlamış Percy Williams,tüm Amerikalıları rahatça geçerek 100 ve 200
metrelerde çifte Olimpiyad şampiyonu oldu.Engel dahil,400 metre düz koşu
dışında,Amerikalılar hiçbir pist yarışını kazanamadılar.Her iki bayrakda
birinci olmalarına ilaveten yüksek,uzun ve sırıkla atlamalarda ve gülle ve disk
atmadaki altın madalyalarla yetindiler.
Bu arada,ailesinden gelen adı ile
anılan Lord (David) Burghley,İngiliz Lordlar Kamarasının bir üyesi olarak 400
engellide birinci oldu.
Yüzmede Johnny Weissmuller,100
metre serbest ve 4x200 metre bayrakta aldığı iki altınla ve erkekler tramplen
ve 3 metreden dalma branşlarında Amerikalı Peter Desjandirns,yüzme
havuzlarında Amerikanın adını hatırlatmak fırsatını buldular.
Maratonda dört yıl önce
Parisde7.gelen Cezayir asıllı,Fransız Boughera El Ouafi,bu sefer temposunu
kontrol ederek sonlarda diri kalmasını bildi ve yarışı,en yakın rakibinin 150
metre önünde bitirdi.
El Ouafi,1960lardan sonra dünya
pistlerini altüst edecek Afrika kıtasından gelen muhteşem şampiyonların ilki
olduğunun farkında değildi.
Ve,Türk sporcuları olimpiyadlara
alışmaya başladılar.
En Çok Madalya Kazanan 10 Ülke
|
A |
G |
B |
Amerika |
22 |
18 |
16 |
Almanya |
10 |
7 |
14 |
Finlandiya |
8 |
8 |
9 |
İsveç |
7 |
6 |
12 |
İtalya |
7 |
5 |
7 |
İsviçre |
7 |
4 |
4 |
Fransa |
6 |
10 |
5 |
Hollanda |
6 |
9 |
4 |
Macaristan |
4 |
5 |
0 |
Kanada |
4 |
4 |
7 |
Yayına Hazırlayan : Eren AKSU