1964

10-24 Ekim 1964

XVIII. Olimpiyadlar TOKYO

Olimpiyad Meşalesini Taşıyan: Yoshinori Sakai

Açılışı Yapan: İmparator Hirohito

Katılan Ülke Sayısı: 93

Katılan Sporcu Sayısı:

5.140 (4.457 erkek – 683 bayan)

En Çok Madalya Kazananlar:

Larisa Latynina                     (Rusya-Jimnastik)                    2A 2G 2B    Toplam 6

Don Schollander                    (ABD – Yüzme)                       4A - -          Toplam 4

Vera Cáslavská                     (Çekos. – Jimnastik)                3A 1G –      Toplam 4

Yukio Endo                           (Japonya – Jimnastik)               3A 1G –      Toplam 4

Sharon Stouder                     (ABD – Yüzme)                       3A 1G –      Toplam 4

Polina Astakhova                  (Rusya – Jimnastik)                  2A 1G 1B    Toplam 4

Kathleen Ellis                        (ABD – Yüzme)                       2A – 2 B     Toplam 4

Shuji Tsurumi                       (Japonya – Jimnastik)               1A 1G –      Toplam 2

Boris Shakhlin                      (Rusya – Jimnastik)                  1A 2G 1B    Toplam 4

Viktor Lisitsky                     (Rusya – Jimnastik)                  4G –           Toplam 4

Hans-Joachim Klein              (F.Almanya – Yüzme)              3G 1B         Toplam 4

Yıl’ın Olayları

Kızıl Çin ve Sovyetler’in arası açıldı. Krusçev, Mısır’daki Aswan Barajı’nı açtı, Peru’nun Lima kentinde, bir futbol maçında kavga çıktı, 200 kişi öldü. Hindi lider Nehru 74 yaşında öldü. Nelson Mandela ve yedi arkadaşı, Güney Afrika’da ömür-boyu hapse mahkum oldular. Rusya’da Krusçev, Komünist Partisi liderliğinden düşürüldü, yerine Brezhnev geldi. Amerika’da ırk ayırımı lideri zenci Martin Luther King, Nobel Barış Ödülünü kazandı. Sudu Arabistan’da Kral Saud tahtından indirildi, yerine Faysal geçti. Dünya’nın ilk diskotek’i olan “Whisky-a-Go-Go” Los Angeles’de açıldı, Beatles, kısa ziyaretlerinde Amerika’yı kasıp kavurdular. Kıbrıs’da, Türk ve Rum taraflar arasında kanlı çatışmalar başladı, Türkiye Kıbrıs konusunda garantör ülkelere, olayları durdurmak için zaman tanıdı. TBMM, 495 üyeden 485’inin onayı ile hükümet’e gerektiğinde Kıbrıs’a müdahale etme iznini verdi. Hükümet’in Kıbrıs’da asker çıkarmasını önlemek amacıyla, Amerikan Başkanı Johnson, askeri yardımdan alınan silahların Kıbrıs’da kullanılmamasını isterken, olası bir Sovyet karşıt harekatında Türkiye’nin zor duruma düşeceğini bildiren bir mektup yazdı. İnönü, Johnson’ın daveti üzerine Amerika’ya gitti, dönüşte, De Gaulle’le görüştü. Kıbrıs’da çatışmalar devam etti, jet pilotu Cengiz Topel’in uçağı düşürüldü ve Teğmen Topel şehit oldu. Ankara’da Amerika aleyhine yürüyüşler yapıldı, Süleyman Demirel Adalet Partisi Başkanı oldu.

Tokyo, çeyrek yüzyıl bekledikten sonra, arzusuna kavuştu.

Japonlar, II. Dünya Savaşı nedeniyle 1940 Oyunları’na sahip olamamışlar ve savaş çıkaran suçlu bir ülke olarak tanımlanıp 1948’de Londra’ya davet edilmemişlerdi. Helsinki’den sonra tekrar IOC içinde yerini alan Japonlar, 1960 Oyunları için aday olmuşlar, fakat, 1908’den beri Olimpiyadlar’ı bekleyen Roma’ya yenilmişlerdi.

Ama, 1964 için adaylıklarını koyduklarında Detroit, Viyana ve Brüksel’i rahatça geride bırakmışlar ve kazanmışlardı.

II. Dünya Savaşı’nda, Amerika’ya habersizce saldırmaları ve savaş sırasında Japon Ordusu’nun işgal ettiği yörelerde ve aldığı esirlere karşı vahşete yakın bir tutum sergilemesi, Uzak Doğu, Avrupa ve Amerika’da hâlâ unutulmamıştı. Japonlar, her şeyden önce, bir politik imaj yenilenmesi peşindeydiler.

Buna ilaveten, Japonya, evvelce Batı ürünlerini alıp taklit ederken, şimdi kendisi yepyeni teknolojiler yaratıyor ve kalitesi ile övünülecek ürünler yapıyordu. Japonya, imaj yanında, dünya pazarlarına da göz dikmişti.

Ve, bunların ikisine birden, bir olayla ulaşabilmek yolu, ancak bir Olimpiyad organize etmekle açılabilirdi.

Bu arada, dünyada yine uluslar birbirlerine gözdağı veriyorlar veya ülke içinde, birbirlerini yiyorlardı. Kızıl Çin, Tokyo Oyunları sırasında, “Ben de buradayım” dercesine, ilk atom bombasını denedi. Ama, bunların hiçbiri, Tokyo’nun muhteşem bir Olimpiyad organize etmesine engel olmadı. Bütün bu başarılı organizasyon sırasında, Brundage tekrardan IOC Başkanlığı’na seçildi.

Bu arada, genelde Rus ve Doğu Blok bayan sporcularının, bayan’dan ziyade bay’a benzeyen görünüşleri ve rakipleri karşısında aldıkları mükemmel sonuçlar, IOC’nin de gözünü açmış ve bundan böyle bayanlar için “cinsiyet” testleri yapılacağı ilan edilmişti.

Belki de bu yüzden, 80 metre engelli ve gülle atıcı Press kardeşler, Tokyo’dan sonra “emekli” oldular. Bununla beraber, atletizmde bayanlar 4x100 bayrak koşusunu, Amerika, İngiltere ve Rusya gibi çok kuvvetli sprinterlerden kurulu takımları geride bırakarak altın madalya alan ve dünya rekorunu param parça eden Polonya takımının ipi göğüsleyen son atleti, Ewa Klobukowska gözden kaçtı. Bu atlete, bir yıl sonra, uluslararası bir şampiyonada “cinsiyet” testinde bayan olmadığı nedeniyle, yarışmalara girmesine izin verilmeyecekti.

 

 

Amerikalı yüzücü Shollander, 2 kişisel ve 2 de bayrak yarışında, toplam 4 altın kazandı.

Bunun üzerine, IOC, derhal harekete geçerek, Polonyalıların aldığı altın madalyaları Amerikalılara verdi, dünya rekorunun tapusunu da Amerikan takımı üstüne çıkardı.

Tokyo Oyunları, Olimpiyadlar’ın ilk kez Asya kıtasında olması bakımından da ilgi çekti.

Olimpiyad bayrağı, Japon atleti Mikio Oda’nın 1928 Olimpiyadları’nda üç adım atlamadaki kazandığı derecesi olan 15.21 metre uzunluğunda bir direğe çekildi.

Judo’da, Japon şampiyonunun bir Hollandalı tarafından mindere yapıştırılması, Tokyo’da seri halinde harakiri olaylarına neden oldu. Maraton’da kazanması beklenen Japon atleti Kokichi Tsuburaya’nın ikinci olarak Stad’a girmesine rağmen, arkadan gelen İngiliz Basil Heatley tarafından geçilmesi hem tatlı hem de acı bir olay oldu. Tsuburaya’nın bu madalyası, atletizm’de Japonların 1936’dan beri aldıkları ilk madalya oldu.

Maraton’da, İngiliz atletin Japon rakibini, stad içinde yakalayıp geçmesinden dört dakika önce, bu sefer yalın ayak değil, gayet şık koşu ayakkabıları ile, dipdiri Abebe Bikila koşarak sahaya girmiş, ipi göğüslemiş ve hızını alamayarak çimenler üstüne yatarak, biraz da jimnastik yapmıştı. Aslında, Roma’nın galibi Bikila, beş hafta önce, ani bir apandisit krizine tutulmuş ve ameliyat olmuştu.

 

  Amerikalı Mills, 10.00 metrede dünya rekortmeni Clarke’ın ardından koştu ama önünde bitirdi.

 

  Rus atletleri Pres kardeşlerden Tamara, disk’deki altınına bir de gülle atmadan aldığını ekledi.

Tokyo’daki 10.000 metre finali, katılan 38 atletin seçmesiz final koşması ile, daha başından beri karmaşa yarattı. Dünya rekortmeni Avustralyalı Ron Clarke, yarışın favorisi olarak yarış süresince başta koştu. Arkasında, adını dahi pek kimsenin bilmediği bir Amerikalı ve yanında da Tunuslu Gaamoudi koşuyorlardı.

Son tura girildiğinde, kendilerinden bir tur geri kalmış bir grup koşucuyu geçmek durumda olan üçlü, bir gedik bulup son 300 metreye girmek istediler. Bunlardan en şanslısı Gaamoudi oldu ve fırlayarak 10 metrelik bir ara açtı. Clarke, diğerlerinden sıyrıldı ve onu takip etti. Bu arada, adını yarış sonunda herkesin öğreneceği Amerikalı Billy Mills, önünde kendisine yol açmayan diğer atletlerin sağından koşarak düzlüğe girdi.

Son düzlük, böyle uzun bir mesafe koşusunda görülmeyen derecede hızlı ve heyecanlı oldu. Her adımda öndekilere yaklaşan Mills, seyircileri ayağa kaldırdı ve rakiplerini geçerek bir de Olimpiyad rekoru kırdı. Mills, yarışı bitirdikten sonra bir şeref turu koşmak istedi. Ama, pistte hâlâ yarışan atletler olduğundan yetkililer buna izin vermediler. Bir Olimpiyad altın madalyası almıştı, ama, Mills’in yine de yapmak istediği bir şey vardı.

 

  Japonlar’ın tekelindeki Judo’da, dev Hollandalı Geesink, 1961’de dünya şampiyonu olmuştu. Bu sefer, hem de Japon seyircisi önünde, kuvvetli rakibi Kaminaga’nın önünde altın kazandı.

Bu olaydan tam 20 yıl sonra, karısı ile Tokyo’ya giden Mills, yetkililerden izin aldı ve tek başına, yağmurlu bir havada, o kadar istediği şeref turunu attı. Mills, bu olayı kitabında anlatırken, “Yarışı tekrardan yaşadım. Rakiplerimle boğuştum. Ama, kulağıma tek bir alkış sesi geldi. O da karım Pat’in alkışı idi” der.

Boks’da Polonya ve Rusya altın madalyalar için çekişirken, zenci bir Amerikalı, Joe Frazier, süper ağır siklette altın madalyayı aldı. Final maçında, kırık eli ile döğüşen Frazier, 1970 yılında Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonu olacaktı.

Güney Afrika, ülkede uyguladığı ırk ayırımı nedeniyle, IOC’den çıkartıldı ve 1964-1992 yılları arasında Olimpiyadlar’a davet edilmedi.

Ülkenin tanınması için Olimpiyadlar’ı gayet iyi kullanan Japonlar, Oyunlar’ın açılışında, 1945’de Hiroşima’ya Atom Bombası’nın atıldığı gün doğan Yoshinori Sakai adlı bir genç sporcunun Olimpiyad Meşalesi’ni stada getirmesini sağladılar.

Ve, Türk güreşçileri 2 altın, 3 gümüş ve 1 bronz madalya kazandılar.

En Çok Madalya Kazanan 10 Ülke

 

A

G

B

Amerika

36

26

28

Sovyetler Birliği

30

31

35

Japonya

16

5

8

Almanya

10

22

8

İtalya

10

10

7

Macaristan

10

7

5

Polonya

7

6

10

Avustralya

6

2

10

Çekoslovakya

5

6

3

İngiltere

4

12

2

 

Yayına Hazırlayan : Mustafa KILIÇ