1968

12-27 Ekim 1968

XIX. Olimpiyadlar MEXICO CITY

Olimpiyad Meşalesini Taşıyan: Norma Enriqueta, Basilio de Sotela

Açılışı Yapan: Devlet Başkanı Gustavo Diaz Ordaz

Katılan Ülke Sayısı: 112

Katılan Sporcu Sayısı: 5.530 (4.750 erkek – 781 bayan)

En Çok Madalya Kazananlar:

Mikhail Voronin                    (Rusya-Jimnastik)           2A 4G 1B             Toplam 7

Vera Cáslavská                     (Çekos. – Jimnastik)       4A 2G                  Toplam 6

Akinori Nakayama               (Japonya – Jimnastik)     4A 1G 1B             Toplam 6

Charles Hickcox                    (ABD – Yüzme)             3A 1B                   Toplam 4

Savao Kato                            (Japonya – Jimnastik)     3A 1B                   Toplam 4

Susan Pedersen                     (ABD – Yüzme)             2A 2G                  Toplam 4

Jan Henne                             (ABD – Yüzme)             2A 1G 1B             Toplam 4

Mark Spitz                            (ABD – Yüzme)             2A 1G 1B             Toplam 4

Michael Wenden                   (Avustralya – Yüzme)     2A 1G 1B             Toplam 4

Natalya Kuchinskaya            (Rusya – Jimnastik)        2A 2B                   Toplam 4

Yıl’ın Olayları

Batı ülkelerinde üniversite öğrencileri sokaklara döküldüler. Roma, Madrid, Rio, New York’daki Columbia ve Belgrad üniversiteleri öğrencileri, daha fazla hürriyet ve barış için polisle çatıştılar. Olimpiyadlar’dan önce polisle çatışan Mexico City’deki Milli Üniversite öğrencileri, polis ateşi ile yüzlerce kayıp verdiler. Kuzey Vietnam, Tet (Yeni Yıl) Saldırısı ile ülkedeki Amerikan kuvvetlerini şaşırttı. My Lai yöresinde, Amerikan kuvvetlerinin köy halkını öldürmesi Batı’da protestolara neden oldu, Amerika’da da, halk barış için sokakları doldurdu. Başkan Johnson, ikinci kez aday olmayacağını ilan etti. Zenci lider Martin Luther King ve başkanlık adayı Bobby Kennedy, iki ay ara ile cinayete kurban gittiler. Çekoslovakya’da “Prag İlkbaharı” adı ile bir hürriyet havası esmesine rağmen, Varşova Paktı üyesi ülkeler, Sovyetler’in liderliğinde kanlı bir bastırışla Prag sokaklarını kana buladılar. Papa IV. Paul, doğum kontrol hapının Katolikler tarafından kullanılmasını, kesinlikle yasakladı. Sovyet bilim adamı Sakharov, nükleer silahların kısıtlanmasını savununca, Komünist iktidarla ters düştü. Türkiye’de ise çok soğuk bir kış yaşandı, İzmit Körfezi dondu, politikada İnönü “En büyük tehlike irticadır” dedi, Ankara ve İstanbul Hukuk Fakülteleri’nde başlayan olaylar tüm Türkiye’ye yayıldı, Amerikan 6. Filosu’nun İstanbul’u ziyaretinde olaylar çıktı, üç kuvvet komutanı, süreleri bitmeden istifa ettiler, ilk kez iki kalp nakli yapıldı.

 

IOC, 1963’de, Almanya’nın Baden Baden kentindeki toplantısında, 1968 Olimpiyadları’nı Mexico City’de verdiği zaman, buna pek karşı çıkan olmamıştı.

Beş yıl sonra ortaya çıkacak politik problemleri daha önceden bilmesine imkan olmamakla birlikte, IOC üyelerinin, Mexico City’nin deniz seviyesinden olan aşırı yüksekliğini ve bunun sporculara yapacağı olumsuz etkiyi bilmemeleri biraz garip karşılandı.

Bu arada, 1968 dünyadaki politik olaylar bakımından, büyük patlamalara sahne oldu. Fransa’da öğrenciler ayaklanmışlar, hükümeti devirmeye kadar giden olaylar çıkarmışlar, Amerika’da öğrenciler üniversiteleri işgal etmişler, insan hakları ve anti-Vietnam gösterileri ile toplum birbirine girmişti. Bütün bunların üstüne, Başkanlık için aday olan Robert Kennedy ve Amerikalı zenci lider Martin L. King öldürülmüş ve Ruslar, Çekoslovakya’daki demokrasi isteyen grupları sindirmek için tanklarını yollamışlardı.

Dünyanın durumu 1956’dan hiç de iyi değildi. Öğrenci hareketleri Mexico City’ye de sıçramış ve Oyunların açılışından 10 gün önce, öğrencilerle silahlı kuvvetlerin verdikleri bir meydan çatışmasında, 260 kadar kişi ölmüş ve 1.200 kişi sadece yaralanmakla kendilerini kurtarmışlardı.

Bu arada, sanki “boykot” kelimesi yılın modası haline gelmişti. Afrika ülkeleri, yeniden IOC’ye alınan Güney Afrika konusunda harekete geçtiler ve IOC’nin kararı değiştirmediği takdirde, Oyunlar’ı boykot edeceklerini bildirdiler.

 

Kimsenin tanımadığı Amerikalı Fosbury, kimsenin bilmediği bir stille yüksek atlamayı kazandı. O günden sonra, herkes bu stili kullanmaya başlayacaktı.

Bu sefer, boykot IOC’den geldi ve Güney Afrika, IOC tarafından tekrardan boykot edilerek saf dışı bırakıldı.

Son boykot olayı, karşılıklı çekildi. Olimpiyad 200 metre finalinde altın ve bronz kazanan zenci Amerikalı atletler, Tommie Smith ve John Carlos, çıplak ayak çıktıkları şeref kürsüsünde, tek ellerinde siyah eldiven, yumruklarını havaya kaldırarak, Amerika’nın ırk ayrımını boykot ettiler.

IOC bu boykot’u gördü, bir de onlar çekti ve bu iki atletin, bundan böyle hiçbir Olimpiyad’da yarıştırılmaması ve hemen Olimpiyad Köyü’nü terk etmelerini karara bağladı.

Boykot, bundan sonra, Olimpiyadlar’ın içine çöreklenecek, çok büyük zarar verdikten sonra, ancak 1992’de sökülüp atılabilecekti.

Olimpiyadlar’ın temel sporu olan atletizmde Mexico’da iki ilginç husus açıkça ortaya çıktı. Kentin 2.200 metreye yaklaşan yüksekliği nedeniyle 100, 200 ve 400 metre koşuları ve 4x100 ve 4x400 bayrak yarışlarında, uzun ve üç adım atlamada dünya rekorları kırılırken, 1.500 metrenin üstündeki finaller çok düşük derecelerle kazanıldı. Pek çok kişi oksijen azlığından dolayı, yarış sonu bayıldı ve hastaneye kaldırıldı.

Kentin bu yüksekliği, yüksek dağ eteklerinde yetişmiş olan Kenya ve Etiyopyalılara yaradı ve mesafe koşularının hemen tüm madalyaları bu ülkelerden gelen atletlere gitti.

 

 

Tommie Smith, 200 metre finalinde, sağ kolunu kaldırarak bir de rekor kırdı. Ama, Şeref Kürsü’sünde aynı davranışı tekrarlayınca, ömür boyu boykot cezası aldı.

 

 

Tommie Smith ve John Carlos kürsüde onlara destek veren Peter Norman'a yıllar sonra son yolculuğunda omuz verdiler.

Haberi için yazının üzerineTıklayın

IOC, şimdiye kadar Olimpiyadlar’a tek takım olarak katılan iki Almanya’nın kendi adlarına katılmalarına izin verdi. Doğu Almanlar, Mexico City’de 9 altın, toplam 25 madalya kazandılar. Doğu Alman sporcuları, bundan sonraki Oyunlar’da büyük başarılar alacaklar ve kazandıkları altın ve toplam madalya sayısı bakımından, Rusya ve Amerika ile yarışacaklardı.

Amerikalı disk atıcı Al Oerter Mexico City’de sadece bir altın madalya kazandı. Ama, Roma’dan beri girdiği üç Olimpiyad’da da birinci olmuş ve buradaki başarısı ile, üst üste, aynı branşta, 4 altın madalya kazanmıştı. Oerter’in başarısı bununla da bitmemişti. Her girdiği Olimpiyad finalinde bir önceki rekorunu yenilemiş ve rakipleri olan dünya rekortmenlerini de rahatça geçmişti.

Mexico City’deki sprint ve bayrak koşularında, beklenmeyen mükemmellikte dereceler elde edildi. Olimpiyad tarihinde ilk kez olarak, 100 metre finalinde sıralanan atletler içinde, tek bir beyaz tenli atlet yer alamadı. Bu yarışı 9.95 koşarak kazanan Amerikalı Jim Hines, Olimpiyadlar’da ilk kez 10 saniye altında final koşan atlet oldu ve dünya rekorunu kırdı. Tommie Smith, 200’ün son 20 metresini, kazandığını bildiği için, ellerini yukarı kaldırarak koşmasına rağmen, 19.83 koşarak dünya rekorunu kırdı. Beyaz Amerikalı Lee Evans, takım arkadaşları ile çetin bir mücadele verdikten sonra 43.86 koştu ve bu dünya rekoru 20 yıl kırılamadı.

Amerikalı Bob Beamon Mexico’ya gelirken, uzun atlamada en iyi derecesi 8.34 metre idi ve dünya rekoruna 1 cm yaklaşmıştı. Ama rakipleri arasında 1960 Olimpiyad şampiyonu takım arkadaşı Ralph Boston, 1964 Tokyo galibi İngiliz Lynn Davies ve Rus Ter-Ovanesyan vardı. Boston ve Ter Ovennesian aynı zamanda 8.35 metre ile dünya rekorunu ellerinde tutuyorlardı.

Bob Beamon, seçmelerde, adım ölçümlerini iyi yapamadığından dolayı basma tahtasının ilerisine basıyor ve faul yapıyordu. Boston, durumu görünce, takım arkadaşını uyardı ve “Bob, tahtaya biraz geriden bas” diyerek adım ölçmesinde yardım etti. Boston’un önerisini uygulayan Beamon sadece Olimpiyad madalyasını kazanmakla kalmadı, 23 yıl yaşayacak bir de rekor kırdı.

 

 

Bob Beamon, Mexico City’de, adeta havada uçtu ve 8.90 metre ile dünya rekoru kırdı. Dereceyi öğrenince, arkadaşlarının kolları arasında sevinçten piste yığıldı.

 

  Beamon’ın rekor kırdığı ayakkabı şimdi, Lozan’daki Olimpik Müze’de saklanıyor.

Mexico City’de, atmosferin normalden daha az olan direnişi, üç adımcılara da yaradı ve dünya rekoru ilk sırayı alan beş atlet tarafından defalarca kırıldı.

Altın madalya sahibi Rus Viktor Saneyev, 1972 Münih ve 1976 Montreal Oyunları’nda da altın madalya kazanacak ve 1980 Moskova Olimpiyadları’nda alacağı bir gümüş madalya ile atletizm tarihini kapatacaktı.

Mexico City’de Oerter, Beamon, Evans, Smith ve Carlos’dan başkaları da koştular, atladılar, attılar, yüzdüler ve güreştiler. Ama, hiçbir şampiyon bu beş Amerikalı kadar 1968 Oyunları ile simgeleşemediler.

Genç bir Amerikalı, yepyeni bir stil kullandığı yüksek atlamada altın madalyayı alırken, o günden beri hemen tüm dünyadaki yüksek atlayıcıların kendi garip stilini taklit edeceklerini hayal dahi edemezdi. Dick Fosbury, sırtını çıtaya vererek atladığı stilinin, tüm fizik kanunlarına göre, atlete en iyi sıçrama ve çıtayı geçme imkanını verdiğinden habersizdi.

Sprintlerde Amerikalılar dünya rekorları kırarken, mesafe koşularında, Afrika’nın o yüksek tepelerinde koşuşturmuş gençler büyük başarılar gösterdiler. Mexico City’deki 2.200 metreye yaklaşan yüksekliğin yarattığı, veya kısıtladığı, oksijen azlığı, Afrikalı atletler için hiç de yabancı değildi.

Amerikalı Jim Ryun, 800, 1.500 ve 1 Mil’de, 1965-1967 yılları arasında, Yeni Zelandalı Peter Snell’in yerine geçerek, tüm yarışları ve rekorları tekeline almıştı. Fakat, 1967 yılı içinde geçirdiği bir rahatsızlık, uzunsüre idman yapmasını engellemiş ve tüm dayanıklılığını sarsmıştı. Mexico City’de, Ryun’ın her zaman geçtiği Kenyalı Kipchoge Keino da 1.500 metrenin favorisi olarak gösteriliyordu. Fakat, Keino da rahat değildi. Daha sonraları bir safra kesesi problemi olarak ortaya çıkacak hastalık, onu rahat bırakmıyordu. Doktorların tüm uyarısına rağmen Keino sadece 1.500 metre koşmakla kalmadı, bu deli-fişek Kenyalı, 10.000 ve 5.000 metrelere de katıldı.

İlk yarışma olan 10.000 metrede, bitişe iki tur kala, midesini tutarak saha içine yığıldı. Gelen doktorları bir tarafa iterek, kalktı ve yarışı bitirdi. Dereceye girememişti, girse de zaten sayılmazdı. Zira, kurallara göre, saha içine girmekle o anda diskalifiye olmuştu.

Seçmelerde sıraya girerek, üç gün sonra yapılan 5.000 metre finalini de koşan Keino, göğüs farkı ile Tunuslu Gammoudi’ye geçildi ve ilk madalyasını kazandı. Üç gün sonra, 1.500 seçmelerinde koşarak finale kalan Keino, rakibi Ryun’ın son 200 metredeki müthiş süratini bildiğinden, bir kumar oynayarak, yarışın başında tuttuğu çok hızlı tempo ile arayı 15 metre açtı. Seyirciler Keino’nun yorulmasını veya Ryun’ın o korkunç atağını boş yere beklediler.

Ryun, daha etkisini üstünden atamadığı hastalığı nedeniyle, yarışın başından beri, kazanmak için değil, gümüş madalya için koşuyordu. Keino rakibinin yavaşlaması üzerine tempoyu artırdı ve 20 metre önde yarışı bitirdi.

Başka bir Kenyalı Naftali Temu, 10.000 metrede altın madalyayı alırken, diğer iki madalya da gene Afrikalılara gitti. Maraton’u Etiyopyalı Mamo Wolde kazanırken, üçüncü kez Olimpiyadlar’da bu koşuya katılan ve ikisini kazanan takım arkadaşı Bikila, yarışı sakatlanarak terk etti. Jimnastikte Rus Mikhael Woronin 2 altın, 4 gümüş ve 1 bronz, toplam 4 madalya kazanırken, 1952’deki “a la Zatopek” bir tutumla, karısı da 1 altın 1 gümüş ve 2 bronz madalya aldı. Bu arada, Çekler’in büyük jimnastikçisi Caslavska, erkekler 1.500 metrede Tokyo’da 2. ve Mexico City’de 8. olan takım arkadaşı Josef Odlozil’le evlendiler.

 

 

Olimpiyad tarihinde ilk kez, hiçbir beyaz tenli sprinterin yer alamadığı 100 metre finalinde, yarışın ortasında ikinci durumda olan Amerikalı Hines, dünya rekoru ile birinci geldi.

Hindistan için Mexico City pek uğurlu gelmedi ve 1928 yılından beri ilk kez, çim hokeyi’nde finale dahi kalamadılar. Futbol’da, Macarlar üçüncü kez Olimpiyad şampiyonu oldular. Yüzmede, Amerikalılar, finallerde 90 kulvarın 81’ini alarak, tam anlamı ile havuzları işgal ettiler. Charles Hickcox 3 altın ve 1 gümüş alırken bayan Amerikalılardan en çok madalyayı da 16 yaşındaki Debbie Meyer, 3 altınla aldı.

George Foreman, ağır sıklette Olimpiyad şampiyonu oldu. Şeref kürsüsünde, Smith veya Carlos gibi, siyah eldivenli yumruğunu kaldırmadı. Bunun yerine, ufak bir Amerikan bayrağı alarak, seyircileri selamladı.

Aynı George Foreman, 1973’de, Tokyo’dan altın madalyalı Joe Frazier’le Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonluğu için karşılaşacak ve Frazier’i ringe serecekti.

Aynı George Foreman, 2003 yılında hâlâ boks ringlerinde, kaybettiği dünya şampiyonluğu unvanını geri almak için ringlere çıkacaktı.

Mexico City, Olimpiyadlar tarihine tüm bu harika şampiyonları, rekortmenleri ve saha dışı ve saha içi boykotları ile geçti. Ama, 1968 Oyunları’nın, Olimpiyad meşalesinin bir bayan sporcu tarafından getirildiği ilk Olimpiyad olarak da başka bir özelliği oldu. Enriqueta Basilio adı bu 80 metre engelci atlet, branşındaki seçmelerde iki seride koşacak ve yedi atlet arasında, 6. gelerek elenecekti.

Ve, Mexico City’de Türk güreşçileri 2 altın madalya kazandılar.

En Çok Madalya Kazanan 10 Ülke

 

A

G

B

Amerika

45

28

34

Sovyetler Birliği

29

32

30

Japonya

11

7

7

Macaristan

10

10

12

D. Almanya

9

9

7

Fransa

7

3

5

Çekoslovakya

7

2

4

Almanya

5

11

10

Avustralya

5

7

5

İngiltere

5

5

3

 

Yayına Hazırlayan : Mustafa KILIÇ