Olimpiyad Meşalesini
Taşıyan:
Norma Enriqueta, Basilio de Sotela
Açılışı Yapan: Devlet Başkanı Gustavo Diaz Ordaz
Katılan Ülke Sayısı: 112
Katılan Sporcu Sayısı: 5.530 (4.750 erkek 781 bayan)
En Çok Madalya
Kazananlar:
Mikhail
Voronin (Rusya-Jimnastik) 2A 4G 1B Toplam 7
Vera Cáslavská
(Çekos. Jimnastik) 4A 2G Toplam 6
Akinori
Nakayama (Japonya
Jimnastik) 4A 1G 1B Toplam 6
Charles
Hickcox (ABD Yüzme) 3A 1B Toplam 4
Savao Kato (Japonya
Jimnastik) 3A 1B Toplam 4
Susan Pedersen (ABD
Yüzme) 2A 2G Toplam 4
Jan Henne (ABD
Yüzme) 2A 1G 1B Toplam 4
Mark Spitz (ABD
Yüzme) 2A 1G 1B Toplam 4
Michael Wenden (Avustralya Yüzme) 2A 1G 1B Toplam
4
Natalya Kuchinskaya (Rusya Jimnastik) 2A 2B Toplam
4
Yılın Olayları
Batı ülkelerinde üniversite öğrencileri sokaklara
döküldüler. Roma, Madrid, Rio, New Yorkdaki Columbia ve Belgrad üniversiteleri
öğrencileri, daha fazla hürriyet ve barış için polisle çatıştılar.
Olimpiyadlardan önce polisle çatışan Mexico Citydeki Milli Üniversite
öğrencileri, polis ateşi ile yüzlerce kayıp verdiler. Kuzey Vietnam, Tet (Yeni
Yıl) Saldırısı ile ülkedeki Amerikan kuvvetlerini şaşırttı. My Lai yöresinde,
Amerikan kuvvetlerinin köy halkını öldürmesi Batıda protestolara neden oldu,
Amerikada da, halk barış için sokakları doldurdu. Başkan Johnson, ikinci kez
aday olmayacağını ilan etti. Zenci lider Martin Luther King ve başkanlık adayı
Bobby Kennedy, iki ay ara ile cinayete kurban gittiler. Çekoslovakyada Prag
İlkbaharı adı ile bir hürriyet havası esmesine rağmen, Varşova Paktı üyesi
ülkeler, Sovyetlerin liderliğinde kanlı bir bastırışla Prag sokaklarını kana
buladılar. Papa IV. Paul, doğum kontrol hapının Katolikler tarafından
kullanılmasını, kesinlikle yasakladı. Sovyet bilim adamı Sakharov, nükleer
silahların kısıtlanmasını savununca, Komünist iktidarla ters düştü. Türkiyede
ise çok soğuk bir kış yaşandı, İzmit Körfezi dondu, politikada İnönü En büyük
tehlike irticadır dedi, Ankara ve İstanbul Hukuk Fakültelerinde başlayan
olaylar tüm Türkiyeye yayıldı, Amerikan 6. Filosunun İstanbulu ziyaretinde
olaylar çıktı, üç kuvvet komutanı, süreleri bitmeden istifa ettiler, ilk kez
iki kalp nakli yapıldı.
IOC, 1963de, Almanyanın Baden Baden kentindeki toplantısında, 1968 Olimpiyadlarını Mexico Cityde verdiği zaman, buna pek karşı çıkan olmamıştı.
Beş yıl sonra ortaya çıkacak politik problemleri daha önceden bilmesine imkan olmamakla birlikte, IOC üyelerinin, Mexico Citynin deniz seviyesinden olan aşırı yüksekliğini ve bunun sporculara yapacağı olumsuz etkiyi bilmemeleri biraz garip karşılandı.
Bu arada, 1968 dünyadaki politik olaylar bakımından, büyük patlamalara sahne oldu. Fransada öğrenciler ayaklanmışlar, hükümeti devirmeye kadar giden olaylar çıkarmışlar, Amerikada öğrenciler üniversiteleri işgal etmişler, insan hakları ve anti-Vietnam gösterileri ile toplum birbirine girmişti. Bütün bunların üstüne, Başkanlık için aday olan Robert Kennedy ve Amerikalı zenci lider Martin L. King öldürülmüş ve Ruslar, Çekoslovakyadaki demokrasi isteyen grupları sindirmek için tanklarını yollamışlardı.
Dünyanın durumu 1956dan hiç de iyi değildi. Öğrenci hareketleri Mexico Cityye de sıçramış ve Oyunların açılışından 10 gün önce, öğrencilerle silahlı kuvvetlerin verdikleri bir meydan çatışmasında, 260 kadar kişi ölmüş ve 1.200 kişi sadece yaralanmakla kendilerini kurtarmışlardı.
Bu arada, sanki boykot kelimesi yılın modası haline gelmişti. Afrika ülkeleri, yeniden IOCye alınan Güney Afrika konusunda harekete geçtiler ve IOCnin kararı değiştirmediği takdirde, Oyunları boykot edeceklerini bildirdiler.
Bu sefer, boykot IOCden geldi ve Güney Afrika, IOC tarafından tekrardan boykot edilerek saf dışı bırakıldı.
Son boykot olayı, karşılıklı çekildi. Olimpiyad 200 metre finalinde altın ve bronz kazanan zenci Amerikalı atletler, Tommie Smith ve John Carlos, çıplak ayak çıktıkları şeref kürsüsünde, tek ellerinde siyah eldiven, yumruklarını havaya kaldırarak, Amerikanın ırk ayrımını boykot ettiler.
IOC bu boykotu gördü, bir de onlar çekti ve bu iki atletin, bundan böyle hiçbir Olimpiyadda yarıştırılmaması ve hemen Olimpiyad Köyünü terk etmelerini karara bağladı.
Boykot, bundan sonra, Olimpiyadların içine çöreklenecek, çok büyük zarar verdikten sonra, ancak 1992de sökülüp atılabilecekti.
Olimpiyadların temel sporu olan atletizmde Mexicoda iki ilginç husus açıkça ortaya çıktı. Kentin 2.200 metreye yaklaşan yüksekliği nedeniyle 100, 200 ve 400 metre koşuları ve 4x100 ve 4x400 bayrak yarışlarında, uzun ve üç adım atlamada dünya rekorları kırılırken, 1.500 metrenin üstündeki finaller çok düşük derecelerle kazanıldı. Pek çok kişi oksijen azlığından dolayı, yarış sonu bayıldı ve hastaneye kaldırıldı.
Kentin bu yüksekliği, yüksek dağ eteklerinde yetişmiş olan Kenya ve Etiyopyalılara yaradı ve mesafe koşularının hemen tüm madalyaları bu ülkelerden gelen atletlere gitti.
Tommie Smith, 200 metre finalinde, sağ kolunu kaldırarak bir de rekor kırdı. Ama, Şeref Kürsüsünde aynı davranışı tekrarlayınca, ömür boyu boykot cezası aldı.
Haberi için yazının üzerineTıklayın
IOC, şimdiye kadar Olimpiyadlara tek takım olarak katılan iki Almanyanın kendi adlarına katılmalarına izin verdi. Doğu Almanlar, Mexico Cityde 9 altın, toplam 25 madalya kazandılar. Doğu Alman sporcuları, bundan sonraki Oyunlarda büyük başarılar alacaklar ve kazandıkları altın ve toplam madalya sayısı bakımından, Rusya ve Amerika ile yarışacaklardı.
Amerikalı disk atıcı Al Oerter Mexico Cityde sadece bir altın madalya kazandı. Ama, Romadan beri girdiği üç Olimpiyadda da birinci olmuş ve buradaki başarısı ile, üst üste, aynı branşta, 4 altın madalya kazanmıştı. Oerterin başarısı bununla da bitmemişti. Her girdiği Olimpiyad finalinde bir önceki rekorunu yenilemiş ve rakipleri olan dünya rekortmenlerini de rahatça geçmişti.
Mexico Citydeki sprint ve bayrak koşularında, beklenmeyen mükemmellikte dereceler elde edildi. Olimpiyad tarihinde ilk kez olarak, 100 metre finalinde sıralanan atletler içinde, tek bir beyaz tenli atlet yer alamadı. Bu yarışı 9.95 koşarak kazanan Amerikalı Jim Hines, Olimpiyadlarda ilk kez 10 saniye altında final koşan atlet oldu ve dünya rekorunu kırdı. Tommie Smith, 200ün son 20 metresini, kazandığını bildiği için, ellerini yukarı kaldırarak koşmasına rağmen, 19.83 koşarak dünya rekorunu kırdı. Beyaz Amerikalı Lee Evans, takım arkadaşları ile çetin bir mücadele verdikten sonra 43.86 koştu ve bu dünya rekoru 20 yıl kırılamadı.
Amerikalı Bob Beamon Mexicoya gelirken, uzun atlamada en iyi derecesi 8.34 metre idi ve dünya rekoruna 1 cm yaklaşmıştı. Ama rakipleri arasında 1960 Olimpiyad şampiyonu takım arkadaşı Ralph Boston, 1964 Tokyo galibi İngiliz Lynn Davies ve Rus Ter-Ovanesyan vardı. Boston ve Ter Ovennesian aynı zamanda 8.35 metre ile dünya rekorunu ellerinde tutuyorlardı.
Bob Beamon, seçmelerde, adım ölçümlerini iyi yapamadığından dolayı basma tahtasının ilerisine basıyor ve faul yapıyordu. Boston, durumu görünce, takım arkadaşını uyardı ve Bob, tahtaya biraz geriden bas diyerek adım ölçmesinde yardım etti. Bostonun önerisini uygulayan Beamon sadece Olimpiyad madalyasını kazanmakla kalmadı, 23 yıl yaşayacak bir de rekor kırdı.
Bob Beamon, Mexico Cityde, adeta havada uçtu ve 8.90 metre ile dünya rekoru kırdı. Dereceyi öğrenince, arkadaşlarının kolları arasında sevinçten piste yığıldı.
Mexico Cityde, atmosferin normalden daha az olan direnişi, üç adımcılara da yaradı ve dünya rekoru ilk sırayı alan beş atlet tarafından defalarca kırıldı.
Altın madalya sahibi Rus Viktor Saneyev, 1972 Münih ve 1976 Montreal Oyunlarında da altın madalya kazanacak ve 1980 Moskova Olimpiyadlarında alacağı bir gümüş madalya ile atletizm tarihini kapatacaktı.
Mexico Cityde Oerter, Beamon, Evans, Smith ve Carlosdan başkaları da koştular, atladılar, attılar, yüzdüler ve güreştiler. Ama, hiçbir şampiyon bu beş Amerikalı kadar 1968 Oyunları ile simgeleşemediler.
Genç bir Amerikalı, yepyeni bir stil kullandığı yüksek atlamada altın madalyayı alırken, o günden beri hemen tüm dünyadaki yüksek atlayıcıların kendi garip stilini taklit edeceklerini hayal dahi edemezdi. Dick Fosbury, sırtını çıtaya vererek atladığı stilinin, tüm fizik kanunlarına göre, atlete en iyi sıçrama ve çıtayı geçme imkanını verdiğinden habersizdi.
Sprintlerde Amerikalılar dünya rekorları kırarken, mesafe koşularında, Afrikanın o yüksek tepelerinde koşuşturmuş gençler büyük başarılar gösterdiler. Mexico Citydeki 2.200 metreye yaklaşan yüksekliğin yarattığı, veya kısıtladığı, oksijen azlığı, Afrikalı atletler için hiç de yabancı değildi.
Amerikalı Jim Ryun, 800, 1.500 ve 1 Milde, 1965-1967 yılları arasında, Yeni Zelandalı Peter Snellin yerine geçerek, tüm yarışları ve rekorları tekeline almıştı. Fakat, 1967 yılı içinde geçirdiği bir rahatsızlık, uzunsüre idman yapmasını engellemiş ve tüm dayanıklılığını sarsmıştı. Mexico Cityde, Ryunın her zaman geçtiği Kenyalı Kipchoge Keino da 1.500 metrenin favorisi olarak gösteriliyordu. Fakat, Keino da rahat değildi. Daha sonraları bir safra kesesi problemi olarak ortaya çıkacak hastalık, onu rahat bırakmıyordu. Doktorların tüm uyarısına rağmen Keino sadece 1.500 metre koşmakla kalmadı, bu deli-fişek Kenyalı, 10.000 ve 5.000 metrelere de katıldı.
İlk yarışma olan 10.000 metrede, bitişe iki tur kala, midesini tutarak saha içine yığıldı. Gelen doktorları bir tarafa iterek, kalktı ve yarışı bitirdi. Dereceye girememişti, girse de zaten sayılmazdı. Zira, kurallara göre, saha içine girmekle o anda diskalifiye olmuştu.
Seçmelerde sıraya girerek, üç gün sonra yapılan 5.000 metre finalini de koşan Keino, göğüs farkı ile Tunuslu Gammoudiye geçildi ve ilk madalyasını kazandı. Üç gün sonra, 1.500 seçmelerinde koşarak finale kalan Keino, rakibi Ryunın son 200 metredeki müthiş süratini bildiğinden, bir kumar oynayarak, yarışın başında tuttuğu çok hızlı tempo ile arayı 15 metre açtı. Seyirciler Keinonun yorulmasını veya Ryunın o korkunç atağını boş yere beklediler.
Ryun, daha etkisini üstünden atamadığı hastalığı nedeniyle, yarışın başından beri, kazanmak için değil, gümüş madalya için koşuyordu. Keino rakibinin yavaşlaması üzerine tempoyu artırdı ve 20 metre önde yarışı bitirdi.
Başka bir Kenyalı Naftali Temu, 10.000 metrede altın madalyayı alırken, diğer iki madalya da gene Afrikalılara gitti. Maratonu Etiyopyalı Mamo Wolde kazanırken, üçüncü kez Olimpiyadlarda bu koşuya katılan ve ikisini kazanan takım arkadaşı Bikila, yarışı sakatlanarak terk etti. Jimnastikte Rus Mikhael Woronin 2 altın, 4 gümüş ve 1 bronz, toplam 4 madalya kazanırken, 1952deki a la Zatopek bir tutumla, karısı da 1 altın 1 gümüş ve 2 bronz madalya aldı. Bu arada, Çeklerin büyük jimnastikçisi Caslavska, erkekler 1.500 metrede Tokyoda 2. ve Mexico Cityde 8. olan takım arkadaşı Josef Odlozille evlendiler.
Olimpiyad tarihinde ilk kez, hiçbir beyaz tenli sprinterin yer alamadığı 100 metre finalinde, yarışın ortasında ikinci durumda olan Amerikalı Hines, dünya rekoru ile birinci geldi.
Hindistan için Mexico City pek uğurlu gelmedi ve 1928 yılından beri ilk kez, çim hokeyinde finale dahi kalamadılar. Futbolda, Macarlar üçüncü kez Olimpiyad şampiyonu oldular. Yüzmede, Amerikalılar, finallerde 90 kulvarın 81ini alarak, tam anlamı ile havuzları işgal ettiler. Charles Hickcox 3 altın ve 1 gümüş alırken bayan Amerikalılardan en çok madalyayı da 16 yaşındaki Debbie Meyer, 3 altınla aldı.
George Foreman, ağır sıklette Olimpiyad şampiyonu oldu. Şeref kürsüsünde, Smith veya Carlos gibi, siyah eldivenli yumruğunu kaldırmadı. Bunun yerine, ufak bir Amerikan bayrağı alarak, seyircileri selamladı.
Aynı George Foreman, 1973de, Tokyodan altın madalyalı Joe Frazierle Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonluğu için karşılaşacak ve Frazieri ringe serecekti.
Aynı George Foreman, 2003 yılında hâlâ boks ringlerinde, kaybettiği dünya şampiyonluğu unvanını geri almak için ringlere çıkacaktı.
Mexico City, Olimpiyadlar tarihine tüm bu harika şampiyonları, rekortmenleri ve saha dışı ve saha içi boykotları ile geçti. Ama, 1968 Oyunlarının, Olimpiyad meşalesinin bir bayan sporcu tarafından getirildiği ilk Olimpiyad olarak da başka bir özelliği oldu. Enriqueta Basilio adı bu 80 metre engelci atlet, branşındaki seçmelerde iki seride koşacak ve yedi atlet arasında, 6. gelerek elenecekti.
Ve, Mexico Cityde Türk güreşçileri 2 altın madalya kazandılar.
En Çok Madalya Kazanan 10 Ülke
|
A |
G |
B |
Amerika |
45 |
28 |
34 |
Sovyetler Birliği |
29 |
32 |
30 |
Japonya |
11 |
7 |
7 |
Macaristan |
10 |
10 |
12 |
D. Almanya |
9 |
9 |
7 |
Fransa |
7 |
3 |
5 |
Çekoslovakya |
7 |
2 |
4 |
Almanya |
5 |
11 |
10 |
Avustralya |
5 |
7 |
5 |
İngiltere |
5 |
5 |
3 |