KANDOPİNGİ, ERİTROPOETİN, YÜKSELTİ VE PERFONMAS İLİŞKİSİ
Ayda KALAYCI
TARİHÇESİ
Yüzyıllardan beri bazı toplumlarda insanlar, iş verimini arttırmak, başarıya ulaşmak, fiziksel ve sportif performansı arttırdığına inanılan çeşitli maddeler kullanmışlardır. (1,3,8).Kullanılan bu yapay maddeler at ve tazı yarışlarında da kullanılmıştır. (1,8).Performansı arttırıcı maddelerin kullanımının yaygınlaşması 19.yy. başlarına rastlamaktadır. (3,8).Doping kullanımının artmasının bir başka nedeni ise sportif başarılara verilen ödüllerin artması ve maddi kazancının olması nedeniyledir. (3). Doping maddelerinin kullanımının hem fiziksel hem de psikolojik yönden olumsuz etkileri vardır, olumlu etkileri ise şüphelidir.(1,9). Sporcular bu maddelerin risklerini ve kendilerine getireceği zararı göz ardı etmektedirler (3).
KAN DOPİNGİ:
Tıpta kan transfüzyonu (nakli)akut kan kaybı, ağır anemi gibi durumlarda kullanılır ve tedavi aracıdır (2,13). Fakat sporda kan transfüzyonu performansı arttırmak amacıyla kullanılır.
Kan Dopingi:Sporcuların kan veya eritrositlerinin daha önceden alınıp,bir süre sonra geri infüze edilmesidir(11).
Kan Dopingi: Eritrositlerin veya kanın damar yolu ile sportif performansı yapay olarak arttırmak amacıyla verilmesidir(2).
Kan Dopingi:Başka bireyden veya
sporcunun kendisinden alınan kanın sportif performansı arttırmak amacıyla
verilmesine denir(6).Ortak bir tanım yaparsak; Sporcunun kendisinden veya
başkasından alınan kanın veya eritrositlerin, bir müddet uygun metotlarla
muhafaza edilirken,organizma alınan kanın yerine yenisini yapar ve alınan kan
veya eritrositlerin bir süre sonra intravenöz yolla verilmesi ile kan miktarı
ve kanın 02 taşıma kapasitesinin artmasıyla sportif performansı yapay olarak
arttırmak için kanın sporcuya verilmesine kan dopingi veya eritrosit sevki
denir(1,2,6,11,12,13).
KAN DOPİNGİNİN AMACI :
Enerji gereksinimini anaerobik yoldan karşılayan sporlarda az yarar sağlarken, enerji gereksinimini anaerobik yoldan sağlayan ve büyük kas gruplarının uzun süreli ve ağır çalıştığı dayanıklılık sporlarında sportif performansa yararlı olduğu düşünülmektedir. Kan dopinginin amacı kan hemoglobin konsantrasyonunu yapay olarak arttırmak ve dayanıklılık sporlarında maxsimal 02 tüketimini arttırmaktır.(6).
Kan alındıktan sonra yeni eritrositlerin oluşması ve hemoglobin miktarının artması ve alınan kanın yerine konmasıyla birlikte kan miktarı, hemoglobin ve eritrosit miktarında artışla beraber kanın 02 taşıma ve fiziksel ve performansının artması sağlanır ve dayanıklılık performansı da artar.
Çeşitli prosedürler vardır. Bunlardan birkaçı şunlardır:
*Sporcunun kanı alınıp uygun koşullarda 5-6 hafta bekletildikten sonra tekrar sporcuya intravenöz (İV) yoldan verilerek uygulanır. Alınan kan miktarı 1 lt. civarındadır (6,8).
*Başka bir prosedür: 1976 monreal olimpiyatlarında insanlar arasında ergojenik teknik olarak kan dopingi ün kazanmıştır (12). Özellikle dayanıklılık sporcuları yarışmaya hazırlandıkları sırada kullanılmışlardır. Yaklaşık 1-4 ünite kan alınır, (1 ü= 450 mlt ) plazması ayrılır ve hemen infüze edilir, kalan eritrositler soğuk depolarda saklanır ve yarışmadan 1-7 gün önce tekrar infüze edilir. Eritrosit konsantrasyonunun azalmasını önlemek için her 1 ünitelik kan alımında 3-8 haftalık periyodun geçmesi gerekir. Çünkü genellikle eritrosit seviyesinin eski düzeyine gelmesi için bu süre gerekir. Eğer 1-4 ünite aynı anda alınırsa eritrosit konsantrasyonunun da azalma olur.Bu prosedür de kan dopinginde kandaki eritrositlerin sayısını ve hemoglobin düzeyi genellikle %8-20 artar. Bu durumda normalde 100 mlt kanda 15 gr. olan kan hemoglobin düzeyi 100 mlt’de 18 grama yükselir, hematokrin düzeyi %40’tan %55’e çıkar. Bu hematolojik özellikler 14 gün yüksek seviyede kalır.Bu teoride kan bolümü artar, kardiyak output artar ve artan eritrositler kanın 02 taşıma kapasitesini ve çalışan kastaki mevcut 02kalitesini arttırır. Bu durum dayanıklılık sporcuları için olumlu görülmektedir. İnfüze edilen 500 mlt tam kan veya ona eşdeğer 275 mlt eritrosit paketi teorik olarak yaklaşık 100 mlt kanda 200 mlt 02 taşıma kapasitesine sahiptir(12).
Diğer bir prosedür ise mutad olarak kan +4°C’de saklanır. Bu saklama metodunda kan çabuk bozulur. Yapılan incelemelerde her hafta eritrositlerin % 6-7’sinin kaybolduğu görülmüştür(2)
Kanın saklanması sonucu ortaya çıkan olumsuzluklardan biri 2-3 difosfogliserat seviyesinin düşmesidir ve dokulara O2 taşınımı azalır. Kan transfüzyonundan sonra 2-3 difosfogliserat seviyesi 24 saatte normal seviyeye ulaşır. İlk 24 saat önemliyse infüzyondan önce kan pirüvat, inosin, glikoz, adenin karışımıyla 2-3 difosfogliserat normal düzeyin 2 katına çıkarılır. Böylece oksihemoglobin disosiasyon eğrisi sağa kayar ve kanın dokulara O2 taşoması artar(6)
Kan Dopingi olumlu Etkileri :
450 mlt kan transfüzyonu ile sağlanan 1,2,-1,5 gr’lık hemoglobin artışı ile aerobik performansta anlamlı artış olur ve MaxVo2%5 artar(10).
Hematokritin %40.55 olmasıyla Optimal 02 artar ve 02’nin dokuları taşımasında artış olur. Transfüzyon uygun yapıldığında hemoglobin konsantrasyonu geçici olarak artar(10).
1gr. Hemoglobin 1,34 cc 02 taşır. 100 cc kandaki hemoglobin 2gr. artarsa 1lt kandaki 02,25 cc artış olur. Kalbin dk/volümü 24 lt’ye çıkar ve egzersiz esnasında dk ‘da 300 cc fazla 02 taşıması ve MaxV02’nin artmasıyla dayanıklılık kapasitesi artacaktır.(2).
Kan dopinginin olumsuz etkileri:
Transfüzyon sonrası kan Viskozitesi artar ve kan akımı yavaşlar.Kanın 02 taşıma kapasitesi azalır (6,12)fakat Hematoktrit %50 ya da daha az olursa vizkosite etkileri büyük olasılıkla az olur.
Transfüzyon sonrası viral ve bakteriyel enfeksiyonlar,böbrek hasarıyla karakterize akut hemolitik reaksiyonlar, alerjik reaksiyonlar,transfüzyon reaksiyonı (yanlış kan verildiğinde) görülebilir(6,13)
AİDS,dolaşıma aşırı yüklenme, şok ihtimali vardır(13)Hava ambolisi gelişe bilir(6).
Artık kan dopinginin modası geçmiş,eritropoetin kullanımı artmıştır(6).
ERİTROPOETİN :
Eritropoetin böbreklerde üretilen bir hormondur.(5,6 ) Böbreklerin mekanizması dolaşımdaki düşük hemoglobin düzeyine (anemi) veya düşük düzeyine duyarlıdır ve bu durumlarda kana sağınımı gerçekleşir. Eritropoetin kemik iliğini eritrosit yapımı için uyararak kan yapımını arttırır ve sonra karaciğer tarafından metabolize edilir. Recombinant DNA tekniği ile araştırmacılar laboratuarlarda Eritropoetin üretmişlerdir. Doğal ve yapay eritropoetinin etkilerinde farklılık yoktur.(5,6). Eritropoetin kullanan sporcular kendilerini daha enerjik hissettiklerini söylemişlerdir. Eğer hemotokrit yükselmeye devam ediyorsa kanın yoğunluğu artacaktır (% 55veya fazlası )bu tehlikelidir. Kan yoğunluğu arttıkça vital organların hareketi azalır ve çabuk pıhtı artmasına neden olabilir. Kalp atağı riski vardır(5).
Egzersizin uzamasıyla azalan sıvı nedeniyle genellikle hematokritin attığı deneylerle saptanmıştır. Dipersiyo derki, “Maraton koşan herkes fazla miktarda sıvı kaybeder, Olimpiyatlarda maraton koşan erkek sporcular yarışa başlarken hematokrit düzeyleri – iken, dışarıdaki %42-43 iken,dışarıdaki ısı 50-55 derece ise yarışmanın sonunda hematokrit değerleri % 55 olur. Çünkü sıvı kaybı olmuştur. Eğe bu sporcular eritropoetin kullanıyorsa yarışmaya başlarken hematokrit değerleri %52-58 olacaktır ve yarışma sonunda %60 veya daha yukarı çıkabilir(5,6).
Eritropoetin oldukça tehlikeli olduğu düşünülmektedir. Eritropoetin böbrek hastalığı ile beraber anemisi olan hastalarda kemik iliğini uyararak reitrosit yapımını arttırdığı için kullanılır. Diğer anemi tiplerinde de kullanılabilir. Fakat bu tıbbi uygulama tam olarak açıklanamamıştır. Bazı doktorlar şundan endişe duyarlar “özellikle dayanıklılık sporcuları geçmişte kan dopingi denemiş ise eritropoetini daha kolay bir yol olarak görür” eritropoetinle özellikle dayanıklılık sporcuları (koşucular, bisikletçiler, cross-country kayakçılar) ilgileniyor. Eritropoetin hematokriti çok tehlikeli seviyeye çıkarabilir. Teorik olarak eritropoetin sportif performansı arttırabilir. Eritropoetin kan dopingi yerine kullanılabiliyor. Kan dopingi ile kan miktarı sınırlanabilir.Fakat eritropoetinde hata yapma olasılığı fazladır. Kan dopinginde hematokritin %60’ı geçmesi zordur fakat reitropoetinde %80’e çıkabilir. Hematokritin en üst düzeyde olması toksittiteye neden olur(5).
Eritropoetin ne kadar ve hangi sürede eritrosit üretim sistemini uyararak bilinmemektedir(5,6). Eğer bazı sporcularda pulmoner ve kardiyovasküler sistemlerin fizyolojik olarak tolore edebileceği miktarın üzerine çıkarsa kalp zayıflaması ve akciğer ödemi gelişir ve ölüm olabilir. Bazı uzmanlara göre son eritropoetin enjeksiyonundan sonra hematokrik 5-10 gün yükselmeye devam edecektir (5) .Yarışmayı Pazar günü bitiren bir maratoncunun,çarşambaya kadar hematokriti yükselmeye devam eder. Sporcu eritropoetini kendisi uzmanlara danışmadan kullanıyorsa tıbbi kontrol yok ve büyük tehlike var demektir. Sporcuya gizli yapılan eritropoetin enjeksiyonun tespit edilemez(5).
Dipersio der ki, “Hastane ortamı dışında kan verilmesi çok tehlikelidir.
Transfüzyon reaksiyonu hayatı tehdit eder, doktorlar kan dopingine teşvik ediyorsa, bu onların zayıf anlayış ve düşük ahlaki değerlere sahip olduklarını ortaya koyar”(5). Thomas Murray Ph.D şöyle der; Kan dopingi insan fizyolojisini direkt etkiler. Eritrosit üretimini teşvik etmenin doğal olmayan bir yoludur ve üst düzeyde performans kazanılmasını sağlar. Maratonlarda biz sporculardan ödül isteriz, bu cesaret, fiziksel beceri, teknik, disiplin ve çok sıkı çalışma ile olur. Eğer ödülü bazı kimseler ilaç alıp performansı arttırıyorsa bu ödülü almanın başka yollarından biridir. Bu metotları kullananların tespit edilmesindeki testlerin eksikliği bunları kullanan sporcuların haksız avantaj elde etmelerine neden oluyor. Bununla ilgili çalışmalar devam etmektedir. Klinik deneylerde %95 diyaliz hastasında 12 haftada 2 gr. hemoglobin artışı görülmüştür ve hastaların egzersiz kapasitelerinde artış tespit edilmiştir. İlacın sadece hastalarda kullanımı uygun bulunmuştur. AİDS ve AZT hastalarında anemi tedavisi için en etkili ilaçtır. Dipersio’ya göre belki, gelecekte prelösemik ssendrom tedavisinde, lupus erithemetozus veya romatoid artrıt ile ilgili anemiler de kullanılabilir(5).
Eritropoetin yasaklansa bile karaborsacılar tarafından üretilecektir. Voy bu konuda, sıkı denetimlerin olmasını ümit ettiğini söylüyor(5).
Yüksek dozda alınan eritropoetin, sıvı kaybı ve subklinik enfeksiyonların etkisiyle kanın agrege olmasına ve kapillerden geç memesine neden olur. Kalp ve beyinde 02 eksikliğine bağlı ani ölümler meydana gelebilir(6).
Yükseltinin dolaşıma (performansa) etkisi
Dayanıklılık gerektiren sporlarda kanın kaslara 02 taşıma kapasitesi çok önemlidir. Bazı araştırmalarda organizmadan 500-1000 mlt kan alındığında hemoglobin miktarının azalmasına bağlı olarak dayanıklılık kapasitesinin azaldığı saptanmıştır. Yükseltide (200 m. ve yukarısı ) havada parsiyel 02’nin azalmasıyla kanın 02 miktarı azalmış ve bir süre kemik iliğinden eritrosit yapımı artmıştır(1,6). Böylece dokulara yine normal 02 taşınmaya başlamış olur. Bu yükseltiye uyumdur. Bu mekanizma deniz seviyesinde sportif performansı arttırmak amacıyla kullanılır. Bir süre yükseltide kaldıktan sona, ve uyum sağlandıktan sona yarışmalarda kısa bir süre önce deniz seviyesine inilerek kanda eritrositlerin artmasına güvenilerek sportif performans arttırılmaya çalışır. Kan dopingi bu düşünceden doğmuştur(6).
Hemoğlobin konsantrasyonunun artmasının doğal yolu olan 2000 m ve üzerinde en az 1 hafta veya daha fazla kalmak gerekiyor. Yapılan günlük antrenmanlar deniz seviyesinden daha az tolore edilebilir(10).
Deniz seviyesinden yükseklik arttıkça V02max azalır.Bu durum hem iyi antrene sporcular,hem de kondisyonsuz bireyler için geçerlidir. Ortalama olarak antrenmansız bireylerde maxV02 1500 metrenin üzerindeki her 300 metrede yaklaşık %3 azalma beklenir. ÖRN:3000 metrede deniz seviyesi ölçülerine göre yaklaşık%15 azalma olabilir. İyi antrene sporcularını maxV02 oranındaki azalma fazla olmayabilir.Bununla birlikte kısa sürede azalmaya başlar. Azalma deniz seviyesinin üzerindeki he 300 metrede yaklaşık %2’dir.3000metrede iyi antrene sporcularda maxV02 deniz seviyesinde ölçülen değerden yaklaşık %20 daha düşük olabilir.Bu tartışmada şu tahmin edilebilir;Deniz seviyesinden yüksekte yapılan çok zor aktiviteler dayanıklılığı arttırır(7).
Teorik olarak deniz seviyesinden yukarıda hava düşük yoğunluktadır.Sprinterler ve atmalarda uğraşan atletler düşük dirençten dolayı avantaj sahibi olabilirler(7).
Yükseltiye temel uyumlar :
I)Kısa süreli uyumlar
II) Uzun süreli uyumlar
I)Kısa süreli uyumlar
a)Hemoglobin miktarı 6 gün içerisinde artabilmektedir.
b)Vücut ağırlığında azalma
c)Kan volümünde azalma -30 gün içinde bayanlar da %20, erkekler de %15
d)Deniz seviyesine inildiğinde 15-20 günde normale döner.
e)Taşikardi
f)Kardiyak out put azalır.
g)Stroke volüm 20-21 gün içinde %10 azalır.Deniz seviyesine inildiğinde 5gün içinde normale döner.
h)Düşük seviyede kan bikarbonat düzeyi nedeniyle azalmış kan tampon sistemi özelliği ortaya çıkar.Deniz seviyesine inildiğinde normale dönüş oldukça yavaş meydana gelir.
I-Fazla yüklenmeli çalışmalarda 42 günlük sürede daha yüksek düzeyde kan lastik asit düzeyinin meydana gelmesini sağlar.
j)Yükseltiye çıkışın ilk 11 gününde eritrositler artar.Deniz seviyesinde 3-8 gün içinde normale döner.
2)Uzun süreli uyumlar
1)Kan hemoglobin düzeyi 2 ay içinde bir artış gösterir.
2)Kan erirosit değeri 1 ay içinde artış gösterir.
3)Hematogrit düzeyinde artışo olur.
4)İskelet kasında kapillarizasyon artar.
5)Fazla yüklenmelerde kan LA seviyesinde azalma
Yapılan araştırmalar sonucu yükseklik antrenmanlarının olumlu veya olumsuz olduğunu söylemek güçtür.Sporcunun yükseltiye çıktığı ve indiği zamanki meydana gelen uyum sorunlarından dolayı antrenman yönünden süre kaybına uğranıldığı gözlenmektedir.
Yükselti antrenmanın amaçları(4)
1)Aynı veya benzer yükseltideki yarışlara hazırlık
2)Deniz seviyesi için verimli arttırmak
Özel amaçlar:
1)Yüksek yoğunluktaki antrenman düzeyi için aerobik düzeyi arttırmak
2)Dayanıklılık sporları için deniz seviyesinde verimi arttırmak
3)Aerodinamik dirençlerin optimal kullanımı ile tekniksel gelişim
4)Hız/eş uyum olanaklarının arttırılması
5)Sakatlıklar sırasında veya sonrasında aerobik düzeyi arttırmak
6)Yarışlar arasındaki çabuk toparlanmayı sağlamak.
7)Yükseltiler için verimi arttırmak
0-2000 m= Etkisiz
2000m=Tam uyum
4000m.ye kadar rahatsızlık sınırı
4000-6000m=uyum olmayan uyum
6000=Kritik Eşit
6000-8000=Kritik Alan
8000 üzeri=ölüm sınırı
Yüksek antrenmanı süresi 2-3 hafta olmalı fakat üst düzey sporcular için 6 haftaya kadar çıkabilir. Önemli olan günlük antrenman süresidir. Günde en az 2 saat olmalıdır. Uzun süreli dayanıklılık sporlarda 5 saat olabilir.
10-13 günden itibaren verim artışı olur. Verimin en yüksek olduğu dönem 18-24 günler arasıdır.
Yükseklik antrenmanlarının etkili
olabilmesi için gerekli koşullar (4)
1)Psikolojik hazırlık
2)İyi bir kondisyon düzeyine sahip olmak. Son iki günde yoğun yükleme yapılmamalıdır.
3)Yoğun laktasid antrenmanından kaçınılmalıdır.
4)Yükseklik antrenmanı sırasına evrelerin genel özelliklerine dikkat edilmelidir.
5)Dinlenme olanakları sağlanmalıdır.
6)Uygun giyim ve uygun beslenme
7)Her gün check up yapılmalıdır.
Tartışma ve sonuç
Doping kullanımının etkili olup olmadığı konusunda bir çok tartışma çıkmıştır. Performans açısından olumlu sonuçlar olmanın en emin yolu antrenman ve uygun beslenmedir(3,9). Doping sonrası toparlanma periyodunun daha uzun sürdüğü görülmüştür(1).
Kan dopinginde ve eritropoetin kullanımında sınırlayıcı faktör kasın metoolik kapasitesidir. Yani 02’yi kullanacak yeni yapılar kas hücreleri, mitekondriler ve bazı enzimlerdir. Ne kadar 02 taşınırsa taşınsın eğer hücre düzeyinde 02 kullanma yeteneği geliştirilmediyse kan dopingi ve eritropoetin işe yaramayacaktır.(1,6).
Doping kullanımı sadece sağlık yönünden değil, ahlaki yönden de uygun değildir. Her sporcuya tanına eşit şans hakkı bozulmaktadır.Doping konusunda antrenör sporcusuna eğitim vermeli ve örnek olmalıdır(3).
Kan dopingi hiç kimse tarafından asla tasvip edilmemektedir(7).Kan dopingi 1986’dan beri IOC tarafından yasaklanmıştır.Eritropoetinde yasaklanmıştır.Catlin’e göre sporcular bu konuda eğitim yoluyla uyarılmalıdır(5).
Doping analizini güçleştiren yeni maddelerin bulunması ve kan dopingi gibi yeni yöntemlere başvurulması doping konusunun sürekli gündemde kalacağına işaret etmektedir(8).
KAYNAKÇA
1)Açık ada C.E. Ergen (1990)Bilim ve Spor Ankara, Başkent yayınevi sf (159-162)
2)Akgün.N,(1989),Egzersiz Fizyolojisi 3.Baskı Ankara:GSG M sf (126,139)
3)Akgün. N,(1991) Steroidlere karşı mücadele sürüyor.Uluslar arası vücut geliştiriciler federasyonunun görüş bildirisi Ankara: GSGM yayın no:96 sf (12,14,15,37)
4)Bağırtan T.(1993)Yükseklik Antrenmanını (Yayınlanmamış ders notları )
5)Cowart. V.S,(1989)Eritroportin:Adangerous new from of bload doping?Physician and sports medicine Vol:17 No:8 sf (115-118)
6)Erges E, (1992)Spor Hekiminin Ankara:Maya Matbaacılık T.T.B. Merkez Konseyi Spor Hekimlıği kolu yayın no: 1 sf 581,82,91,94)
7)Fox.E.L.(1988)”Sports Plysiology” Brown Publishers sf (174-176)5194)
8)Kalyon.T.A;(1990)Spor Hekimliği ve Sporcu Sakatlılıkları Gata basın evi sf (111,115,121,122)
9)Madaus. A.G,(1990)Spor sakatlılıkları el kitabı İstanbul Yörük matbaası sf 546,48)
10)Strauss.R.H,(1984)Sports Medicine Philedelphia sf (482,125)
11)Üstdal,K.M.,A.H. Köker,(1991)Sporcunun performans kılavuzu Ankara sf(44)
12)Wiliam. D,F.Takch,V. Katch (1986)Exercise Physiology-energy,Nutrition an Human Performance Second edition LEA& Febiger philedelphia sf (409-410)
13)IOC medikal Commission (1990)Sport Medicine Manual a puplication of Olympic Solidarity Hurfort enter Prises Hd Laussanne, Switzerland sf 5103).