YÜKSEK
İRTİFANIN ÇOCUKLARIN GELİŞİM VE PERFORMANSLARINA ETKİSİ
Giriş
Sportif
etkinlikler,çoğunlukla deniz seviyesinin 500 m'ye kadar olan yüksekliklerde
yapılsa da,günümüzde yer yüzünün bütün kesimlerinde spor yapan insan sayısı artmakta
ve bu yüzden yükseklikte performansa etki eden faktörlerin belirlenmesi önem
arz etmektedir.
THE EFFECTOF THE HİGH ALTİTUDE ON CHİLDREN DEVELOPMENT AND PERFORMANCES
Although sport activites aren’t done at altitudes of the sea level until 500 m., currently as the number of the people doing sport is increasing.It’s important to find out the factors,Which have an effect on performance.
In spite of the fact that many scientistsand trainers believe in the importance of activity at high level performance wise,sources relateded to this subject are contradicting.However,it is also known that some blood-level values have a tendency to increase.
Yüksek irtifanın organizma
üzerindeki etkilerine yönelik çalışmalara 1878 yılında başlanmış ise de,yüksek
irtifa konusu 1968 yılında yapılan Mexico olimpiyatları ile sporda önemli
konulardan biri haline gelmiştir.
1963 yılındaki olimpiyat
oyunları toplantısında,1968 yılı olimpiyatarı 2240 m yükseklikte bulunan Mexico
şehrine verildi.Olimpiyat oyunlarının bu yükseklikte yapılacak olması,bu
yükseklikte yarışma performansı gösterecek sporcunun akut ve kronik uyumlarını
belirlemeye yönelik çalışmaların sayısının artmasını ve bu konudaki teorik
bilgi güncelleştirilmesini zorunlu kılmıştır.
Birçok işadamı ve antrenör
yüksek irtifada yapılan çalışmanın performans yönünden değerine inanırken,bu
konudaki literatür genellikle belirsizlik,zaman zaman da tezat teşkil
etmektedir. Ancak yüksek irtifada bazı kan parametre değerinin artma eğiliminde
olduğu bilinmektedir.
Özellikle yüksek irtifanın
çocuklarda büyümeye ve olgunlaşmaya olan ve çocukların anaerobik güçlerinde
meydana gelen değişimlerin incelenmesi önemlidir.
Sportif
etkinlikler,genellikle deniz seviyesinden 500 m'ye kadar yükseklikteki yerlerde
yapılır.Burada yüksekliğe ilişkin çevre faktörleri söz konusu değildir.Ancak
yerleşim merkezlerinin giderek genişlemesi ve iletişim imkanlarının artması ile
yeryüzünün bütün kesimlerinde spor yapan insanların sayısı hızla çoğalmıştır.
Dünya üzerinde bir çok
yerleşim bölgesi yükselti olarak kabul edilen 100 m'nin üzerindedir ve
buralarda milyarlarca insan yaşamakta, egzersiz yapmakta ve herhangi bir
problemle karşılaşmamaktadırlar.Ancak,deniz seviyesinden veya 1000 m rakımdan
daha düşük rakımda yaşayan sporcular ve insanlar,böyle bir yükseklikte yaşamak
ve egzersiz yapmak zorunda kaldıklarında yükselti ile oluşan bir takım
problemlerle yüz yüze gelmektedirler.
Fiziksel performansın olumsuz
etkilediği 1500 m ve daha fazla rakımlarda yüksekliğin artışına paralel olarak
yaptığı etkilerle artış gözlemlenmektedir.1500 m'den sonra çıkılan her 300 m'de
max VO2'de %3-5 azalma gözlemlenmektedir.
Yüksekliğin vücut üzerindeki
etkilerinin araştırılması çalışmaları oldukça eskilere dayanmaktadır.1800'lü
yılların başında Paul Berth, hüpsotik şartlarda organizmanın uyum bozukluğundan
bahseden ilk isimlerdir.Yapılan bu ve benzeri çalışmalar,genellikle keşif
gezileri ve askeri amaçlarla desteklenen çalışmalar olmuşlardır.Sporculara
yönelik çalışmalar ise 60'lı yılların ikinci yarısından sonra ağırlık
kazanmıştır.
Barometrik basınç, dünya
üzerinde baskı etkisi yaratan atmosferik gazların ağırlığının toplamıdır. Bu
kuvvet,yer çekimi tarafından moleküllerin dünyaya çekilmesi ile oluşur ve
irtifaya çıkıldıkça yerçekiminin azalan etkisi ile atmosferik basınç da azalır.
Deniz yüzeyinden yükseklere çıkıldıkça hava basıncının azaldığı bilinmektedir.
Nitekim deniz seviyesinde 760 mm Hg olan basınç,5486 m'de bunun yarısı
kadardır. Deniz yüzeyindeki basınç 760 mm Hg iken parsiyel 02
basıncı(PO2)yaklaşık olarak 150 mm Hg seviyesindedir. Halbuki rakım yükseldikçe
barometirik basınç azalmakta, buna bağlı olarak PO2 basıncı da
azalmaktadır.Zira,havadaki 02'nin oranı değişmez durumdadır.
Deniz seviyesin Dalton
Yasası'na göre atmosfer basıncı 7b0 mm Hg iken solunan havadaki POZ I49 mm Hg'dir.Solunan havadaki POZ
alveollerle 100mm Hg'ye düşerek arteriel kana geçmekte ve bu şekilde de
dokulara taşınmaktadır.Havadaki 02 oranı %20.9 olduğuna göre barometrik
basınçla orantılı olarak PO2'de düşme olur.Mesela,deniz seviyesinde 149 mm Hg
olan PO2,3048 m'de 107 mm Hg'dir. Alveolar PO2'nin bu etkiye bağlı olarak 60 mm
Hg düzeyine inmesi de bu düşük alveol ve arteriyel kan PO2'si
sebebiyle,organizmada dokunun yeterince 02 alamama durumu olarak tanımlanan ve
performansın azalmasına sebep olan hipoksiye yol açar. Hipoksiya,organizmada
dokunun yeterince 02 alamaması veya kullanamaması haline verilen bir
isimdir.Dokuya gelen 02 veya dokunun kullanabildiği 02,ihtiyacı karşılayamaz.
Hipoksia kendini oluşturan
sebeplere göre 4 başlık altında incelenmektedir.Solunan havada veya akciğer
alveollaerinde PO2 basıncının düşmesi sbebiyle kanın daha az 02 ile yüklenmesi
haline hipoksia, kanda fonksiyon gören hemoglobinin azalması sonucu dokuya
taşınan 02'nin, ihtiyacın altına düşmesi durumuna is Hipemik-anemik hipoksia
adı verilmektedir.Kanda yeterinde oksijen olmamasına rağmen,organizmanın toksik
bir sebeple oksijenden yararlanamamasına histotoksik hipostia, kan dolaşımının
yavaş olması sebebiyle dokuya yeteri kadar oksijen sağlanamaması durumuna is
stagnant hiposis denmektedir.
YÜKSEK İRTİFANIN ETKİLERİ
YÜKSEK İRTİFANIN BÜYÜME VE OLGUNLAŞMAYA ETKİSİ
Yükseklikte temel
problem,havadaki oksijen vasıtasıyla kana difuzyonu azaltan biyometrik basıncın
düşmesidir.Vücut dokularında eksikliği yani hipoksia söz konusudur.Bu yüzden
vücut dokularında oksijen eksikliği anlamına gelen hipoksianın oluşumu için
vücutta bir durum vardır.Çok yüksekte ikamet etme barometrik basınçta büyük
oranda azalma olması hipoksia için potansiyel dönüşümdür.Birkaç yıldır çok
yüksekte yaşayan insanların bulunduğu Dünya'nın çeşitli bölgeleri,Güney
Amerika'da Peru ve Bolivya(3200'den 4800 m'ye)Asya'da Nepal;(3500'den 4000
m.'ye)ve Afrika'da Etiyopya'dır.
Peru(4000-4800m),Bolivya
(3800-4000 m),Nepal(3500-4000m)'de yaşayan çocuklar üzerinde yapılan
çalışmalarda bu çocukların,bu çocukların deniz seviyesinde yada daha düşük
seviyede yaşayan aynı ırk ve cinsiyetteki akranlarından daha kısa boylu ve daha
az kiloda oldukları ve daha geç olgunlaştıkları gözlenmiştir.
Yüksekte yaşayan
Bolivya'lı,Peru'lu ve Nepal'li çocukların,küçük vücutlu olması ve geç
olgunlaşması, belki de hipoksia ve kronikleşen yetersiz beslenmenin
etkilerinden kaynaklanmaktadır.
Hemoglobinin oksijenle
doyumunun(saturasyon)%98'den %87'ye düşmesi,organizmayı anlamlı düzeyde
etkilemesede (3048 m'ye kadar) saturasyonun %65 gibi bir düzeye inmesi ile
hipoksianın etkisi belirginleşmeye başlar.
Yüksek irtifada hipoksiaya
maruz kalındıktan sonra birkaç saat içinde eritrositde oluşan fosfat
bileşiklerinin miktarı artar.Bunların bazıları hemoglobinle birleşerek
hemoglobinin 02'ye ilgisini azaltır.Hemoglobinin 02'ye ilgisi azaldığı
için,02'ye doku hücrelerine yüksek PO2'de verebilir.4500 m yükseklikte bu
etki,dokulara verilen 02 miktarını %10-20 yükseltir.Fakat daha yüksek irtifada
02'ye ilginin azalması,akciğerlerde 02'ye alınmasını da azaltacağından, sonuçta
taşınan 02 miktarı düşer.Bu daha büyük bir tehlike oluşturur.
PO2'nin 35 mm Hg'ye düşmesi
ile beyin fonksiyonlarında bozulma görülür.Bu durum 4000 m'den itibaren
görülmeye başlar.Düşük basınca maruz kalındığında kemoreseptörler yoluyla
solunum dakika hacmi artırılır.Yani hiperventilasyon oluşur.Yükseklikte meydana
gelen solunu artışı egzersizdeki gibi değildir.Hiperventilasyon sonucu PCO da
azalarak respiratuar alkolozu oluşturur ki,bu da kanın asit baz dengesini
bozar.Yükseklite ayrıca kalp atım hızı ve kalp debisinin arışı ile birlikte
dokuya yeterli oksijen sağlanmaya çalışılır.
Ayrıca bir takım
adaptasyonlarla da dokuya daha fazla oksijen verilmeye çalışılır.
Yüksek irtifa, hipobarik
(düşük atmosfer basınçlı)ve hipoksik(az oksijenli)bir ortamdır. Bu sebeple bir
çok kişide ilk defa yüksek irtifaya çıkılması ile akut dağ hastalığı oluşur. Bu
sendrom 1800 m üzeri yüksekliğe ulaşıldıktan sonra 8-24 saat,içinde gelişir ve
4-8 dün boyunca devam eder.Akut dağ hastalığı baş
ağrısı,ulantı,kusma,uykusuzluk, yorgunluk ve periferik ödem ile karakterize bir
hastlıktır. Bu sendromun şiddeti tırmanma hızına,çıkılna nihai yüksekliğe ve
şahsın hassasiyetine bağlıdır. Ayrıca yüksek irtifada idrar hacminin azalımı,
ciddi şekilde pulmanerve beyin ödemi oluşumu,koma ve ölüm gibi etkilerde
görülebilir. Karbonhidratlardan zengin bir diyet alımı ile dağ hastalığının
etkileri ve fiziksel performansın düşüşü önlenebilir. Aşırı derecede dağ
hastalığında yapılacak yardım kişiye oksijen verilmesi yada düşük irtifaya
taşınması ve ya ikisinin aynı anda yapılmasıdır.
Aklimatizasyon yüksekliğe
uyum sağlanmasıdır.Yüksekliğe uyumda temel faktör okisjen
eksikliğidir.Barometrik basınçtaki azalmayla birlikte solunan havanın parsiyel
basıncında da bir azalma meydana gelmektedir.Bu şartlar altında 02 ihtiyacını
karşılayamayan doku,kırmızı kan hücreleri bakımında az doymuş hale gelir.
Yükseltiye uyum açısından ne
kadar uzun süre yükseltide kalınırsa performantada o derece uyum
gerçekleşir.Ancak hiçbir zaman deniz seviyesine ulaşamaz.İrtifada kalınan süre
içerisinde performansta görülen artış aktimilizasyondur.
Havada ki PO2 düşmesinin
etkilerini minimale indirmek amacıyla yüksekliğe uyum başlıca 3 fizyolojik
yoldan meydana gelir.
1-Hemoglobin miktarı
artar.Yükseklik arttıkça hemoglobin miktarı da artmaktadır.Böylece aynı miktar
kanın oksijen taşıma kapasitesi artmış olur.
2-Solunum
artar.(hiperventilasyon)Bu yolla alveollerde PO2 artırılmaya çalışılır.
3-Dokularda, hücrelerde
bioşimik değişiklikler meydana gelir.Bu değişiklikler oksijenin,oksijen
basınçlarında da dokularda kullanılabilmesini sağlar.
Aktlimatizayon kısa süreli ve
uzun süreli uyum şeklinde olabilir.Kısa süreli aklimatizasyon yüksekliğe bir
yıldan daha kısa bir süre maruz kalma,belki de 3 ile 6 hafta gibi kısa
periyotlarla karakterizedir.
1-Hemoglobin miktarı 6 gün
içerisinde artabilmektedir.
2-Kilo kaybı görülmektedir.
3-Kan volümü azalmaktadır.Bayanlarda
30 gün içerisinde %20,erkeklerde 15 gün içerisinde %15 azalma
görülmüştür.Meydana gelen azalmalar deniz seviyesinde inildikten sonra 15-20
gün içerisinde normale dönmektedir.
4-Kalp atım hacmi 20-21 gün
kadar bir süre %10 miktarında azalmaya uğrar.
5-Kısa süreli yükselti
etkilerinde birisi kalbin bir dakikada ki atım hızında artma ortaya çıkmasıdır.
6-Kalp atım gücü (cardiac
output) azalmaktadır.
7-Düşük seviyede kan
bikarbonat sebebiyle azalmış kan tampon sistemi(nötralizasyon)özelliği ortaya
çıkar.
8-Fazla yüklemeli çalışmalarda
42 günlük bir süre,daha yüksek seviyede kan laktik asit düzeyinin meydana
gelmesini sağlamaktadır.
9-Yüksekliğe çıkılmasını
takiben 11 gün içerisinde eritrosit miktarında artış gözlenir.
Uzun süreli aklimatizasyon
bir yada daha uzun yıllar belkide jenerasyonlar boyunca tabii yükseklikte
yaşamış grupların dahil edilebileceği bildirilmiştir.
Yükseltide kalış
süresi,birkaç günden uzun olduğunda gerçekleşen metobolik ve fizyolojik uyumlar
şu şekildedir.
Yüksek irtifaya çıkış ile ilk
birkaç günde hiperventilasyonda belirgin bir artış varken,yaklaşık bir hafta
sonra sabitleşir. Hiperventilasyon azalmaya başlasa da normal düzeye dönebilmek
için yıllarca yüksek irtifada kalmayı gerektirir.
Yükseltide hiperventilasyon
sonucu organizmaya daha fazla oksijen sağlanırken,organizmadan daha fazla
karbondioksit atılımı gerçekleştirilir.Bunun sonucu olarak arterial kanda
karbondioksit miktarı azalmakta ve alkali madenlerin miktarı artmaktadır.
Respiratuar alkolozun oluşumu ile kanın ph dengesi alkali tarafa
kayar.Yüksekliğe uyum sağlanması için böbreklerde alkali madenlerin HCO atılımı
ile kasın ph dengesini normale döndürür.
Yükseltiye çıkışla birlikte
plazma hacminin azalmasına bağlı olarak kan hücrelerinde artış
görülür.Özellikle ilk iki günde artış gözlenir.İrtifada kalış süresince artış
devam eder.Eritrosit ve hemoglobinde meydana gelen artışlarda kanın oksijen
taşıma kapasitesini arttırır.
Kasın oksijen kullanma düzeyi arttırılmalıdır.Bunun için kas dokudaki kılcal damar sayısında, mitokondri yoğunluğunda ve kandan dokuya oksijen difüzyon yeteneğinde meydana gelen artışlarla da dokuda daha fazla oksijen kullanımı sağlanır.Ayrıca yüksek irtifada barometrik basıncın düşmesi ile PO2’nin değişmesi oksijen saturasyonunu da azaltır.Hemoglobinin oksijene bağlanma eğiliminin azalması ve oksijen eğrisinin sola kayması ile dokuya oksijen daha kolay bırakılmaktadır.
Yükseltiye uyum sağlanması
amacıyla gereken süre bir çok araştırmacı tarafından değişik şekillerde
açıklanmıştır.Ancak temel yönüyle uyum süreleri şu şekildedir.
2700 m’ye uyum 7-10 gün,3600
m’ye uyum 15-21 gün,4500 m’ye uyum 21-25 gün.
Genel olarak yükseltiye uyum
için kalınan süre bireysel özelliklere bağlıdır. Ancak yinede 2300 m’den
sonraki her 610 m için (4572 m’ye kadar)ek bir hafta süreye ihtiyaç
duyulur.Ancak gerçekte bazı insanların hiçbir zaman yükseltiye aklimatize
olamadıkları ve bunun sonucu olarak da dağ veya irtifa hastalıklarına
yakalandıkları belirtilmektedir.
YÜKSEKLİK ANTRENMANLARI İÇİN UYGUN YÜKSEKLİK VE ANTRENMANLARIN SÜRESİ
1800 m’nin altındaki
yüksekliklerin çok az uyarıcı etki yapması,2800 m’nün üzerindeki yüksekliklerde
02 yetersizliğine sebep olması,sistematik bir antrenmanı güçlendirdiğinden
yükseklik 1800-2300 m arasında olmalıdır.Gençlerin geliştirilmesine yönelik
antrenmanlar için uygun yükseklik de 1600-180 m’dir.Yükseklik antrenmanı için
en uygun süre 3-4 haftadır.Bu süre aşılmamaya çalışılmalı ve 2 haftadan az
olmamalıdır.Yükseklikler arttıkça kampların süreleri uzar,Yükseklik azaldıkça
kısalır.Ayrıca antrenmanlar ne kadar sık tekrarlanırsa adaptasyon o kadar
çabuklaşır.Bir sezonda birkaç defa tekrarlanır.Yükseklik
antrenmanlarında,yalnızca on günlük bir süre bile(minimal süre)etkili olur.
Yüksek irtifada performansın
azalığı çok net kanıtlanmıştır.Yaklaşık 1200 m yükseklikte 2 dakika yada uzun
süre büyük kas gruplarının katıldığı ağır egzersiz yapıldığında bu durumun
açıkça belli olacağı ifade edilmiştir. İrtifanın artmasıyla fiziksel iş yapma
yeteneğinin gittikçe şiddetlenen dozda etkileneceği bildirilmiştir.
Meksika olimpiyatlarının sonuçları
incelendiğinde görülür ki,atletizm yarışlarında 400 m’ye kadar olan
mesafelerinde deniz seviyesi ile eşit yada daha iyi sonuçlar kaydedilmiştir.
1500 m’lik mesafelerde yaklaşık %3’lük ve 5000 ,10000 m’lik mesafelerde deniz
seviyesi ile karşılaştırıldığında yaklaşık %8’lik düşüş kaydedilmiştir.Yani 2
dk’ya kadar süren yarışmalarda en azından 2300 m’ye kadar olan yüksekliklerde deniz seviyesi ile önemli bir fark
olmadığı gözlenmiştir. 2 dk’nın üzerinde ağır egzersiz kapasitesi gerektiren
etkinliklerde ise kapasite kesinlikler azalmaktadır.Bu durumda yüksekliği esas
alarak sprint ya da anaerobik olaylardan çok aerobik aktiviteler veya dayanıklılığı
etkilediği söylenebilir. Anaerobik metabolizma genellikle maksimal anaerobik
güç(wmax)ve anaerobik kapasitenin belirlenmesiyle değerlendirilir.Anaerobik
kapasitenin akut ve kronik hiposik şartlarda maksimal kan laktat konsantrasyonu
ve maksimal oksijen açığı ve borcu ile değerlendirilmesine ilişkin tartışmalı
bulgular mevcuttur.5200 m ve yukarı irtifalarda kısa süreli yoğun egzersizde
maksimal anaerobik güçte hiçbir farklılık gözlenmez. Alaktik anaerobik gücün en
iyi göstergesi olan güç platformundaki sıçramalar, alaktik aynı zamanda laktik
metabolizmayı kullanan 7-10 saniyelik sprinter anaerobik gücü belirleyen
egzersizlerdir. 30 sn. ve daha fazla süreli egzersizlerin (Örneğin; Wingate
testi)sonuçlar ile ilgili tartışmalar bulunmaktadır. Çünkü bu test sırasında
aerobik metabolizmanın düşük katkısı nedeniyle anaerobik performansla
karıştırılmaktadır. Sonuçta,yüksek irtifada 5 haftadan fazla süre kalınırsa,
5200 m ve yukarı irtifaların anaerobik, performansı değiştirmediğini
söyleyebiliriz. Bu süreden sonra kas kütlesi azalmaya başlar.
Yükseltide yapılan maksimal
egzersizlerde metabolizma etkilenmemiş gözükse de bu glikolitik yol için açık
biçimde gözlenememektedir.Hipobarik çember içinde yapay olarak oluşturulan 4500
m yükseklikte yapılan çalışmada,20 dk.’lık submaksimal egzersizde (750
kpm/min),kan laktik asit konsantrasyonunda önemli artış gözlenmiştir.Birçok
araştırmada yüksek irtifada maksimum laktat üretiminde azalma rapor
edilmiştir.Birçok veri yükseltide anaerobik güçte azalmayı belirtmektedir.Bu
bulgulara karşın anaerobik performansın sprint gibi branşların hiposia ya maruz
kalmadan etkilenmediği gözlenmektedir.
Bedu ve ark(1994) puberte
öncesi Bolivyalı çocuklarda kronik hipoksia sosyoekonomik yapının anaerobik
güce etkisini (iki farklı irtifada
3600-420 m) araştırarak; aynı sosyoekonomik sınıftaki çocukların yüksek
ve alçak irtifada aynı anaerobik gücü gösterdiklerini, ancak yükseklik dikkat
alındığında düşük sosyoekonomik yapıdaki çocukların kısa süreli egzersizde daha
düşük güç ürettiklerini bildirmektedirler. Felmann ve ark (1992) Bolivyanın La
Paz bölgesinde(3700m) 7-15 yaş yaşındaki çocuklarda yaptıkları Wingate testinde
ortalama güçte %14 -17 arasında bir azalma bulmuşlardır. Bu azalmayı da test
sırasında aerobik metabolizma ve glikolizisin enerji üretimine daha düşük
düzeyde katılımı ile ilişkilendirmektedirler. Yüksek irtifaya adaptasyonun 3
önemli sonucu vardır. 1-Hipobarik hipoksiada bile verimli yüksek performans,
2-Düşük maksimum(aerobik ve anaerobik kapasiteler), 3-Yüksek dayanıklılık. Kas
biyopsisi ve enzim aktivitesi ölçümleri bu adaptasyonların en azından
bazılarının esaslarını açıklamaktadır.
Uzun süreli yüksek irtifaya
maruz kalma önemli oranda büyük bir bölümü kas dokusundan olan ağırlık
kayıplarına neden olur. Ağırlık kaybı çoğunlukla rahat olmayan bir çevrede
damak tadı eksikliği yüzünden beslenme bozukluğunun sonucu olabilir. Fulco ve
ark (1988)’a göre yüksekte kas kuvveti, maksimal kas gücü ve anaerobik
performans kas kütlesi korunduğu sürece etkilenmez. İlaveten, aerobik kompanent
içeren aktiviteler performansı bozmaz ve sprint gibi şiddetli egzersizler
antrene edebilir.
SONUÇ
Yüksek irtifada minimum 21
günlük egzersiz,organizmada özellikle kan parametrelerinde artışlara,aerobik ve
anaerobik kapasitelerde hipoksiaya bağlı değişimler,meydana gelmektedir.Ancak
yapılan çalışmalarda birbiri ile çelişkili sonuçlar mevcuttur.5200 m ve daha
yukarı irtifalarda 5 haftadan daha uzun süreler kalmak,özellikle kas kütlesinde
bir azalmaya dolayısıyla vücut ağırlığında bir düşüşe neden olmaktadır.
Çocukların yüksek irtifaya
maruz kalmaları büyüme ve gelişmelerini olumsuz yönde etkilemekte ancak
anaerobik performanslarında bir değişiklik görülmemektedir. Ancak çocukların
sosyo-ekonomik düzeylerine bağlı olarak,yüksek irtifada anaerobik güçlerinde
farklılıklar olduğu gözlenmiştir.
Açıkada
C,Ergen E,(1990).Bilim ve spor.Büro tek ofset matbaacılık.
Ankara.Akgün,N,(1993).Egzersiz fizyolojisi Ege üni.2. cilt İzmir
Akgün,N(1994)Egzersiz ve spor fizyolojisi.Ege üni Basımevi İzmir
Arnheim,DD,Prentice;WE(1993)Priciples Of Atheletic Training.Mosby-year
book inc. USA
Cinemre,A,(1996)Yükselti antrenmanı.Yüzme bilim ve teknoloji.Der3:7
Coudert,J,(1992)Anaerobic performance at altitude.int.J sports Med
13:1,82-5.
Çilli,M,(1995)Yükseltinin solunum ve dolaşım parametreleri üzerindeki
etkileri.Atl. ve Bil.
Çoksevim;Bi(1991)Yüksekliğin getirdiği problemler.Erciyes üni Besyo.ABD
yüksek lisans ders notları. Kayseri
Doğar,AV,Tamer;k;Erol;E,Günay,M(1996)Yüksek irtifada yaşanan
elit,orta,uzun koşucularının yüksek irtifa ve deniz seviyesindeki fiziksel
performansları ile çeşitli kan parametrelerinin karşılaştırılması.G.Ü.Besyo
Doğru,Am,(1989)Dağcılık ve yüksek irtifa.GSGM dağcılık federasyonu
yayınları.Ankara
Ergen,E,(1989)Spor hekimliği.Milli eğitim basımevi Ankara
Fellmann,N
Fox,EL,Bowers,RW.Foss,ML,(1999)Beden eğitimi ve
sporun fizyolojik temelleri. Ankara
Fulco.CS,Rock,Pb,Cymerman,A(1998)MAx and submax exercise performance at
altitude.Aviat space environ
Guyton;AC,Hall,JE(1996)Tıbbi fizyoloji.İstanbul Günay,M,(1998)Egzersiz
fizyolojisi.Ankara.
Heipertz,W,(1985)Spor Hekimliği.Sermet
matbaa.Kırklareli.Hohancna,PW(1992)
Kalyon,TA(1995)Spor hekimliği.Gata basımevi. Ankara
Kayser,B,Narici,M,Milesi,S,Grassi,B,(1993)Body compition and max alactin
anaerobic performance during a one mont stay at higt altitude.
Sofuoğlu,S,(1992)Yüksek istifada davranışbozuklukları.Erciyes
Üni.Besyo.ABD ders notları. Kayseri
Malina,RM,Bouchard,C,(1991)Growth,Maturation and pyschal activity:human
kinetics.USA
Özcan
O,(1991)Yükseklikte yapılan antrenmanın bazı kan parametreleri üzerine
etkileri.Erviyes üni.
Yaman,M,Coşkutürk OS(1992)Sportif performasın sınırları Ankara
Yücetürk,AY(1993)Antreman kavramı prensipleri planı.Optimum Tanıtım
İletişim Ltd. Şti. İstanbul