1896

6-15 Nisan 1896

I. Olimpiyadlar ATİNA

 

Açılışı yapan:Kral I. George

Katılan Ülke Sayısı:14

Katılan Sporcu Sayısı:245(yaklaşık 245 erkek)

En Çok Madalya Kazananlar

Herman Weing Artner          (Almanya-Jimnastik                  3A 2G 1B Toplam 6)

Carl Schuhman                     (Almanya-Jimnastik/Güreş        4A 1B Toplam 5)

Alfred Flatow                        (Almanya-Jimnastik                  3A 1G Toplam 4)

Robert Garret                       (ABD-Atletizm                         2A 1G 1B Toplam 4)

Paul Mason                           (Fransa-Bisiklet                        3A Toplam 3)

 

Diğer 5 sporcu 2’şer altın madalya kazandılar.

 

Altın kaplama çok gösterişli olduğundan kazananlara gümüş ve bronz madalya verilirdi.

 

YIL’IN OLAYLARI

   Yunanlıların kışkırtması ile Girit adasında ayaklanmalar başladı. Avrupa devletlerinin baskısı sonucu II. Abdülhamit adaya bağımsızlık vermeye hazırlanırken, Avusturya adayı abluka altına almaya karar vermesine rağmen İngiltere’nin baskısı ile kararından döndü. İngiltere’nin Girit konusundaki ilgisinden rahatsız olan Ruslar, İngilizler Girit’ hakim olursa İstanbul’a gireceklerini açıkladılar.

   Ermeni teröristleri tarihte “Osmanlı Bankası Soygunu “ olarak bilinen olayda masum insanları öldürdüler.

   “Ermeni Sorunu” İngiltere’de büyük ilgi gördü. Avam ve Lordlar  Kamarasında ateşli nutuklar atıldı,Türkler aleyhinde konuşmalar yapıldı ve Bab-ı Ali’ye baskı yapılması istendi

   Avrupa’da ise İngilizler Nil’in güvenliğini korumak amacıyla Sudan’ı Fransızlara bırakmamak için ülkeyi tekrar işgal ettiler. Alman imparatoru II.Wilhem .İngiliz etkisi altındaki Tranvaal’da isyanı destekler bir telgraf çekerek Londra’yı kızdırdı. Afrika’daki topraklar üzerinde Avrupa ülkeleri savaşmadan kağıt üzerinde anlaştılar ve İtalyanlar Tunus üzerindeki tüm haklarını Fransa’ya devrettiler.

   Dünyanın çeşitli bölgelerinde ülkeler birbirleri ile savaşmadan kapışırken, dinamit gibi öldürücü bir maddeyi keşfeden İsveçli Alfred Nobel zamanımıza kadar değerini kaybetmeyen Nobel Ödülü’nü açıkladı.

 

 

       Artık karar verilmişti. Bir taraftan Yunan hükümeti gereken tesislerin yapılması için parasal kaynağı bulurken, Coubertin de I. Modern Olimpiyadlar olarak tarihe geçecek organizasyon için bilgi topluyor ve programı hazırlıyordu.

       Coubertin,Atina’dan gelecek sporcuların mümkün olduğu kadar değişik ülkelerden gelmesini gerçekleştirmek için, IOC üyelerinin sayısını artırdı. Bir yıl sonra, IOC’nin temsilcisi olarak seçilen  16 aydın ve az sayıda spor adamı, 13 ülkede Coubertin’i temsil ediyorlardı. Bütün bu hazırlıklar yapılırken,beklenen ve beklenmeyen,pek çoğu da Coubertin’den kaynaklanan bazı problemler ortaya çıktı.

       Coubertin için dünya Avrupa ülkeleri,Amerika ve İngiliz İmparatorluğu’ndaki beyaz ırkın hakim olduğu bölgeleri kapsıyordu. Buna ilaveten Coubertin’in tanıdığı ve bazılarını IOC üyesi yaptığı kişiler dahi, kendi ülkelerinde sporda pek sözleri geçen kişiler değildi. Fransa ve bazı ülkelerde ise Olimpiyadlar kavramına ve Atina’daki yarışmaya, sırf işin başında Coubertin olduğu için karşı çıkanlar da bulunuyordu.

       Almanlar, Olimpiyadlar’ı kendi anlayışlarına göre kabul edip uygulamak isterlerken, Coubertin gibi sadece kişiliği ile ortaya çıktığını kabul ettikleri birinin davetine cevap vermek istemezlerdi. Böyle bir davetin ancak Yunanistan hükümeti tarafından yapılması gerekirdi.

       Sporun büyük aşama yaptığı ve insanın günlük hayatında yer aldığı İngiltere ve Amerika’da Coubertin’i bekleyen başka engeller vardı. Bu ülkelerde,spor hükümet tarafından yönetilmiyordu. Spor okullarda ve tanınmış sporcuları kendi bünyesinde tutan spor kulüplerinde yapılıyordu.

       Aslında Coubertin’in Atina için davet mektuplarını yollayabileceği adreslerin azlığı yanında,mektuplar zamanında da yollanamamıştı. Davet mektubu,Londra’ya ulaştığında üniversiteler tatile girmişlerdi. Amerika’da ise olayı hemen hemen tek bilen kişi Prof. Sloane’du  ve öğretim üyesi olduğu Princeton ‘da olayı anlattığı zaman dört öğrenci Atina’ya gitmek üzere hazırlandılar. Bu atletlerin içinde gülle atıcı olarak tanınan Robert Garrett’ın varlıklı ailesi,oğullarının ve diğer üç arkadaşının tüm masrafını karşıladı.

       Princeton’dan Atina’ya gidecek takımın hazırlanması için birkaç haftalık zaman vardı. Bu arada disk atmanın da programda olduğunu öğrenen ve hayatında disk görmemiş Garrett, okul kütüphanesine giderek  Eski Olimpiyadlar’da atılan disk konusunda bilgi aldı ve bir demirciye de,30 cm çapında ve 2.5 cm yüksekliğinde bir disk yaptırarak,bilmediği bu spor branşında çalışmaya başladı.

       Olimpiyadlar’ın adını daha birkaç hafta evvel duyan bu bir avuç genç,gittikleri Atina’da spor tarihine geçeceklerdi.

       Boston’da bir spor kulübü adına yarışan James B. Connolly de yarışmalara katılmak  isteyince,kentteki bir iş adamı Connolly’nin tüm masraflarını karşılayacağını söyledi. İş adamının yarattığı imkan,genç Amerikalı Connolly’nin I. Modern Olimpiyadlar’da ilk şampiyon olan sporcu olarak tarihe geçmesine yaradı.

       Connolly,Harvard’da öğrenci idi ama derslerinde pek başarılı olduğu söylenemezdi. Olimpiyadlar’a katılmak için okuldan izin isteyince ,idare dersleri iyi olmadığından dolayı izin verilemeyeceğini ve bu kadar süre okula gelmezse kaydının silineceğini bildirdi. Connolly,kafasına koymuştu. Üniversite eğitimini ve alabileceği diplomayı tepti ve Atina’ya gitti.Katıldığı üç adım atlamada birinci gelirken,Modern Olimpiyadlar’ın da ilk şampiyonu oldu. Bu arada yüksek atlamada ikinci ve uzun atlamada da üçüncü geldi.

       Bazı yazarlara göre,Amerikan takımının Olimpiyadlar başlamadan bir gün önce Atina’ya gelmeleri ve diğer ülkelerden katılımın düşük olması,Yunanlılar’ın kullandıkları Gregorian takvimi yüzünden oldu. Yunan takvimi ile Batı dünyasının kullandığı takvim arasında 11 günlük fark vardı ve Batı’da takvimler 20 Mart’ı gösterirken,Atina’da halk 1 Nisan gününe girmişti.

       Fransızlar Coubertin’i dışlayarak, Atina’ya bir sporcu kafilesinin katılacağını bildirdiler. Yunan Kralı’nın Almanya İmparatoru ile olan aile yakınlığı, Almanlar’ın da Atina’ya gelmesini sağladı.

       Londra’daki bir spor kulübünde yarışan Edwin Flack adında bir Avustralyalı,olayı duyunca Atina’ya geldi ve ülkesini temsilen girdiği 800 ve 1500 metre yarışlarında Olimpiyad şampiyonu oldu.

       Bütün imkansızlıklara rağmen,Yunanlılar spor tesislerini kurmuşlar ve Olimpiyadlar’ın en iyi bir şekilde yapılması için ellerinden geleni yapmışlardı. Ama yüzme yarışlarının Pire’deki bir koy’da yapılması nedeniyle,soğuk suya alışkın olmayan yüzücüler denize girdikleri gibi çıkmışlardı.

       Bu arada Olimpiyadlar’ın Yunanistan’da olduğu kadar dünya’da da ilgi gördüğünü fark eden hükümet,bu olaya artık milli bir organizasyon gibi bakıyordu. Ama pek çok kişi bu büyük olayın arkasındaki Coubertin’i unutuyor ve Atina’ya Oyunlar başlamadan önce gelen Coubertin,sadece “yabancı bir gazeteci” gibi karşılanıyordu. Resmi kayıtlara göre,14 ülkeden 245 sporcunun katıldığı Oyunlar 5 Nisan günü, Kral’ın açılış konuşması ile başladı.

 

Açılış töreni gayet gösterişli bir merasimle yapıldı.

 

       Yarışmalara katılan sporcular arasında tek bir kadın sporcunun olmamasından pek kimse rahatsız olmamıştı. Aslında Eski Olimpiyadlar’da kadınlar yarışmazdı. Ve—kadınların spor yapmalarına karşı çeyrek asır direnecek olan Coubertin de zaten kadınların katılmalarına karşı idi.

       Katılımın daha fazla olması için imkan arayan İngilizler’e Atina’da bulunan bir turist katkıda bulundu ve ülkesi adına tenis’te bir şampiyonluk kazanırken,çift erkeklerde bir Alman tenisçi ile beraber oynayarak ikinci madalyasını da aldı. Atina’daki İngiliz Büyük Elçiliği’ndeki bazı memurlar da ülkeleri adına yarıştılar.

       Atina’da 100 metre düz koşu,110 engelli ve sırıkla atlama finalleri aynı gün yapıldı. Amerikalı Thomas Curtis, 100 metre finaline kalmasına rağmen 110 engelliyi seçti. Aynı zamanda sırıkla atlayıcı olan William Hoyd da 110 engelli finaline kalmasına rağmen ,sırığı tercih etti. Bu nedenle,110 engelli iki kişi ile koşuldu ve Curtis’in kazandığı yarışta İngiliz Grantley Goulding de ikincilik ödülünü kazanarak Olimpiyadlar’da yarışmada sonuncu bitirmesine rağmen ödül kazanan ilk atlet oldu. Bu arada Curtis’in katılmadığı 100 metreyi takım arkadaşı Thomas Burke, William Hoyd da çok istediği sırıkla atlamada şampiyonluğu elde etti.

 

 

Dünya’da ilk kez koşulan ve Maraton diye adlandırılan 40 km’lik yarışı kazanan Spiridon Louis Atina’nın kahramanı oldu

 

       Atina’da katılımın yüzde 70’i Yunanlılar’dan oluşuyordu. Yunanlılar için,1896’da Olimpiyad şampiyonu olmak büyük ve gurur verici bir olaydı. Ama Olimpiyadlar’ın temelini oluşturan atletizmdeki bir madalya,belki de hepsinden de üstün ve kıymetliydi. Oyunlar’ın sonuna yaklaşıldığı günlerde Atina halkı,diğer branşlarda Yunanistan adına yarışan sporcuların başarısına sevinmekle birlikte,yine de atletizmde de bir madalya bekliyordu. Atina halkı,Pindar’ın şiirlerinde meşhur ettiği o Maraton kahramanı sporcuyu bekliyordu.

       Maraton,Yunan tarihinin bir parçasıydı ve bu yarış bir Yunanlı tarafından kazanılmalıydı. Basın bu olayı bir milli konu olarak ele aldı.Büyük zenginler Maraton’u kazanacak atlete büyük ödüller vereceklerini ilan ettiler. Bazı gazeteler,daha da ileri giderek,Averoff’un yarışı kazanana kızını ve drahoma olarak da 1 milyon drahmi vereceğini söylediğini yazdılar. Bazı lokantalar, bu şampiyona ömrü boyunca bedava yemek vereceklerini bildirdiler.

       Şampiyonlar’a ömür boyu bedava traş ve her istediği elbise ve giyim eşyalarını vaad edenler yanında,bir başkası da 1 ton çikolatayı ortaya koymuştu.

 

 

Amerikalı sprinterler ayaklarını toprak piste kazdıkları çukurlara ve ellerini çıkış çizgisine sokarak Avrupalı sprinterleri şaşırttılar. Modern olimpiyatlarda ilk

yarışı kazanan Amerikalı Francis Lane oldu. Finalde takım arkadaşı Thomas Burke birinci gelirken, Lane ancak 4. olabildi.

 

 

       Bu nedenle de,Olimpiyadlar’dan bir ay önce Atina’da Maraton-Atina arası 40 km’lik parkurda iki yarış yapıldı.Bu yarışlarda dereceye girenlerden birinin mutlaka Olimpiyad Maratonu’nu kazanması bekleniyordu. İkinci yarışta beşinci gelen ve adını dahi kimsenin duymadığı 24 yaşında ve hayatını sakalıkla kazanan bir gencin Olimpiyad tarihindeki bir efsaneye bir başkasını da katacağını kimse beklemiyordu.

       Olimpiyadlar’da Maraton 10 Nisan’da koşuldu. Üç gün önce yapılan 1500 metre yarışında ilk üç sırayı alan Avustralyalı Edwin Flack,Amerikalı Arthur Blake ve Fransız Albin Lermusiaux’la birlikte Macar Gyula Kellner,dört yabancı atlet olarak 13 Yunanlı atletle birlikte yarışa katıldılar. Flack,bir gün önce de 800 metre de Olimpiyad şampiyonu olmasına karşın,Maraton gibi uzun bir mesafe koşmamış bir atletti. Yarışın ortalarında bu mesafeye alışık olmayan yabancı atletler birer birer yarışı terk ederken ,bu mesafeye alışık Kellner,öndeki grupla birlikte koşuyordu.

       Yarışın devamı süresince birbirini tutmayan haberler alan stadyumdaki seyirci kitlesi,bir ara stada atı ile girerek Yunan Kralı’nın oturduğu tribüne yanaşan bir subayın verdiği haberle coştu. Bir Yunanlı atlet,yarışı önde götürüyordu.

       Toz toprak içinde ve kimsenin tanımadığı  Spiridon Louis’in Stad’a girmesi ile Kralın oğulları George ve Constantine, piste inerek Louis’le birlikte beraber koştular ve ipi hep birlikte göğüslediler. İkinci gelen de bir Yunanlı idi. Üçüncü Kellner oldu.

       Maraton Kahramanı” Louis hakkında birbirini tutmayan çok haber ve makale yazıldı. Bazılarına göre Louis çobandı. Diğerlerine göre köylere mektup taşıyan postacı ve başkalarına göre de Atina’da saka olarak çalışan fakir bir gençti. Louis’in,gene bir söylentiye göre,başarısının karşılığı olarak ne istediği sorulduğunda,”Bir atlı araba verin de,sırtımda su taşımaktan kurtulayım” dediği söylenir.

       Ve Louis,Averoff’un Maraton’u kazanana vereceğini vaad ettiği kızını da almadı. Zira yine rivayete göre zaten evliydi.

 

 

En Çok Madalya Kazanan 10 Ülke :

A    G    B

 

Amerika           11     7     2

Yunanistan       10   16   19

Almanya            6     5      2

Fransa               5     4      2

İngiltere              2     3      3

Macaristan         2     1      3

Avusturya         2     1      2

Avusturalya        2     0      0

Danimarka         1     2      3

İsviçre                1     2      0

 

Yayına Hazırlayan : Cüneyt TANER - Samet YILMAZ