1920

 

23 NİSAN – 12 EYLÜL 1920

VII.OLİMPİYATLAR ANVERS

 

Açılışı yapan:Kral Albert

Katılan ülke sayısı:29

Katılan sporcu sayısı 2,669(5,291 erkek 78 bayan)

En çok madalya kazananlar

Willis lee                      (ABD-Atıcılık )              5A 1G 1 B           Toplam 7

Lioyd Spooner             ( ABD-atıcılık )             4A 1 G 2 B           Toplam 7

Hubert Van İnnis         (Belçika-okçuluk )         4a 2g                    Toplam 6

Carl Osburn                 ( ABD –Atıcılık )           4A 1G 1B             Toplam 6

Nedo Nadi                   (İtalya-eskrim)               5a                        Toplam 5

Otte Olsen                   (Norveç-atıcılık )            3A 2G                  Toplam 5

L.Nuessiein                  ( ABD-Atıcılık)              2A 1G 2 B            Toplam 5

Julien Brule                 ( Fransa – okçuluk)        1A 3G 1B             Toplam 5

Aldo Nadi                    (İtalya –eskrim)             3A 1 G                 Toplam 4

Paavo Nurmi               (fin. atletizm )                3A 1G                  Toplam 4

Dennis Fenton              (ABD –atıclık)              3A 1 B                  Toplam 4

 

YILIN OLAYLARI

II.Dünya Savaşından yeni çıkmış topluluklar,kendilerini birden sanki hiç bitmeyecek gibi görünen mutlu bir geleceğin içinde bulduklarını sandılar.öyle ya artık,barışı sağlayacak ve devam ettirecek Milletler Cemiyeti kurulmuş ve refah dolu yıllara girilmişti.kadınlar erkeklerle boy ölçüşebilecek ve savaş da yenilen Almanya,42 yıl boyunca savaş tazminatı ödeyerek,bir daha uygarlığın belası olmayacaktı.Amerika ise “Jaz” denen bir çılgınlık  havasına girerken alkollü içkileri de yasaklayarak barış içinde gelişme imkanlarını yarattığını sandı.Almanya’da Nasyonal Sosyalist Partisi Barış Anlaşması’na karşı çıkıp Yahudileri ülkenin düşmanı olarak gösteriyordu.İtalya’da halk sokağa dökülmüş,ekmek fiyatlarının artışını kınarken hükümet gıda maddelerini vesikaya bağlıyordu.Hindistan’da Gandhi,ülkenin egemenliği için kentten kente dolaşıyor,Çin ise açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor ve aileler evi geçindirmek için çocuklarını satıyorlardı.Orta-doğuda karışıklık devam ederken İran’da Şah Ahmet tahtını kaybediyor,Emir Faysal kendini Suriye Kralı olarak ilan etmesine rağmen Fransızların ülkeyi işgal etmesi sonunda çareyi kaçmakta buluyordu.Türkiye’de ise savaş ve düşmanın işgali devam ediyor,İstanbul’da Meclis’i Mebus an’ın açılması ile kapanması bir oluyor,İstanbul hükümeti Sevr Anlaşmasına imza koyarken Ankara’da yepyeni bir devlet kurularak,kendi gerçek meclisi’ni topluyordu.

 

Belçika’nın Anvers kenti 1919’da ICO tarafından 1920 olimpiyatlarının yapılacağı kent olarak seçildi. Devletin imkânlarının yetmediği yerlerde ticaret ve endüstri kuruluşlarının yardımı istendi ve alındı. Ülkede un ve şeker hala karne ile dağıtılıyordu.

Sporcular için ayrı bir yer yapılmadığından tüm gelen yabancı sporcuların çoğu okullarda barındırıldı. Bazıları bu koşulları beğenmeyerek otele çıktılar.

Spor tesisleri bu kadar kısa sürede yapılmasının imkânı olmadığından pek mükemmel değildi.

Ülkelerarası barışı ve anlayışı olimpiyatlar yolu ile pekleştirmek isteyen Coubert’in ve arkadaşları için çözülmesi gereken başka bir problem vardı. Dünyanın başına I.Dünya Savaşı gibi korkunç bir kâbusu başlatan Almanya’nın olimpiyatlara davet edilip edilmemesi konusu çözümlenmeli idi.

Konu bu yöne girince Almanya’nın yanında savaşmış Avusturya Macaristan, Türkiye ve Bulgaristan’ın da çağrılmaması gerekirdi. Böyle bir kararın IOC tarafından alınmasının sakıncalarını gören Coubertin aslında katılacak ülkelere yapılacak davetin organizatör kent tarafından yapılacağını ileri sürerek topu Anvers’e attı. Belçikalıların Almanları davet etmek istemeyeceği açıkça ortadaydı.

Anvers yetkilileri de bu konuda hiçbir açıklamada bulunmadan tüm dünya ülkelerine gönderilen davet mektubunu adı geçen ülkelere yollamadı. Aynı husus 1924 oyunlarını organize eden Paris Komitesi tarafından uygulanacak ve sadece saldırgan olarak kabul edilen Almanya, organizatör kent tarafından olimpiyatlara davet edilmeyecekti.

Anvers olimpiyatlarının süresi 23 Nisan ve 12 Eylül arası olarak saptanmasına rağmen sporların büyük bölümü Ağustos sonu ve eylül başını kapsayan dilimde yapıldı.

Bu olimpiyatta, bundan evvelkiler gibi olaylar çıkmadı hakemlere itirazlar olmadı ve jüriye protestolar yağmadı. Ama tek bir olay 1920 olimpiyatlarının tatsız noktası olarak hatırlar kaldı. Futbol turnuvası sırasında ev sahibi takımı 15-1 yenen Çekler finalde de Belçika ile karşılaştılar. ilk maçta Çekler karşısında bozguna uğrayan Belçikalılar, bu sefer partizan bir seyirci ve kararsız bir hakemin yardımı ile maçın başında 2-0 öne geçtiler. Fakat hakemin Belçika yanlısı olduğuna karar veren Çek yöneticiler oyunun yarısında sahayı terk ettiler ve Çekler hükmen mağlup sayıldı.

Ama bu durum olayı daha da karmaşık bir çıkmaza soktu. Çeklerin çekilmesi ile ikincilik için Fransa! nın sahaya çıkması gerekiyordu. Ama semi-finalde Çekler’e yenilen Fransız takımı ülkesine geri dönmüştü. Bunun için İsveç ve İtalya ile karşılaşan ve kalesinde meşhur Zamora’nın bulunduğu İspanyollar sonunda Hollandayı da yenerek gümüş madalya sahibi oldular.

 

 

  İlk kez olimpiyatlarda tüm sporcular adına yemin edildi ve bu şeref Belçikalı Victor Boin’e nasip oldu.

 

Anverste atletizm yarışmalarını seyredenler hayatları boyunca gurur ve heyecanla anlatacakları iki muhteşem atlati tanımak fırsatını buldular. Bunlardan biri 100 metreyi kazanan Amerikalı Charles Paddock, diğeri ise sekiz yıl sürecek bir olimpiyat yaşamında 9’u altın 12 madalya kazanacak olan mesafe koşucusu Finili Paavo Nurmi idi.

 

Bu yüzyılın başında Texas’da doğan Paddock, hastalıklı ve cılız bir yapıya sahipti. Oğullarının bir türlü gelişemediğini gören ailesi tarafından Kaliforniya’ya götürüldüğünde, zamanla sağlığı yerine geldi ve bir sprinter’den çok güreşçiyi andıran görünüşüne rağmenkoştuğu derecelerde de “Dünya’nın En Hızlı Adamı” olarak tanındı.

 

Paddock, neşeli kimliği, arkadaşça tavırları ve yarışın sonunda 4-5 metre kala ipe, havada adeta uçarak, atlaması ile de seyircilerin hayran oldukları bir şampiyon oldu.

 

Dört Amerikalı ve, bir Fransız ve bir de İngiliz atletin yer aldıuğı 100 metre finalinde, son metrelerde takım arkadaşı Morris Kirksey’le göğüs göğse koşan Padok, bitiş ipini gördüğünde yine o meşhur atlayışlarından birini yaptı. foto –finiş resimlerini gören hakemler, birinciliği Paddock’a verdiler.

 

Nurmi ise,1912 olimpiyatlarında 5,000 ve 10,000 metreleri kazanan takım arkadaşı Kolehmeinen ‘in gölgesinde bir atlet olarak Anvers’e geldi.kolehmeinin bu sefer maraton koşacaktı.Nurmi ,ilk finali olan 5,000 metrede kendi temposu ile koşarken,mutlaka 1, olacağını umuyordu ama Fransız Joseph Guillemot, son metrede Nurmi’yi geçerek bu genç Finlinin altın madalya almasını önledi.

 

 

Finli atlet Paavo Nurmi 1920,1924 ve 1928 oyunlarındaki başarıları ile 9’u altın olmak üzere 12 madalya kazandı.Nurmi 1923 ve 1930 yılları arasında da 1,500 metreden 1 saatlik Koşu’ya kadar,tüm mesafelerde dünya rekoru kırmış büyük bir şampiyon olarak,adı günümüze kadar yaşadı.

 

Ama üç gün sonra yapılan 10 metre finalinde, Nurmi, işi son metrelere bırakmak istemedi ve bir tur kala öne geçerek rahatça ilk altın madalyasını kazandı. Ferdi ve takım olarak girdiği iki kors yrışmasına da 2 altın alan Nurmi , 5,000 metredeki yenilgisine rağmen Anvers’te gelecek yıllarda kendinden pek çok rekorlar beklenebileceğini gösterdi.

 

Bu arada, Kolehmeinen’de maratonda birinci gelirken, mesafe koşularında yeni bir “Finlandiya çağı “oluştuğunu gösterdi Anvers’de olimpiyatlara iki büyük yenilik getirildi.Birbirine geçmiş ve siyah,kırmızı,mavi,yeşil ve sarıdan oluşan beş halkalı olimpiyat bayrağı, ilk kez göndere çekildi.Coubertin tarafından çizilen ve dünyanın beş kıtası olduğu kadar tüm ülkelerin bayraklarındaki bir rengi temsil eden bu amblem artık olimpiyatların en belirgin ve tanınan sembolü olarak günümüze kadar gelecekti.Anvers’deki  ikinci yenilik, orginazasyonu üstlenen kentin seçeceği bir sporcu tarafından, katılanların olimpiyat kurallarına göre yarışacaklarına ait yemin etme töreni oldu.

 

Coulbertin nedense artık bayanların daha kalabalık bir grup olarak olimpiyatlara kayılması konusunda yumuşamıştı bu nedenle de 78 bayan sporcu gösteri amacıyla tenis yüzme ve dalma branşlarında yarıştılarsada, madalya kazanamadılar.Coubertin ve IOC için olimpiyatlara hala bir “Er meydanı” idi.Buna rağmen yelken takım yarışmasında yer alan bayan Wright, birinci gelen İngiliz takım arkadaşları ile altın madalya kazanarak, yasağı delmesini bildi.

 

Anvers’de 15’i altın toplam 34 madalya kazanan Finlandiya, belki de başka bir olayın gerçekleşmesinden de mutluluk duyuyordu.Zira , bunca yıllık Rus egemenliği altında

Olimpiyatlarda  kendi bayrağını taşıyamayan Finli sporcular mavi-beyaz bayraklarını Belçika  Kralı önünde göstermişlerdi.

 

En çok madalya kazanan 10 ülke  

                          A                    G                     B

Amerika             41                  27                    27

İsveç                  19                  20                    25

Finlandiya           15                  10                      9       

İngiltere              14                  15                    13

Belçika               13                  11                    11

Norveç               13                    9                     9

İtalya                  13                    5                     5

Fransa                  9                  19                    13

Hollanda               4                    2                     5

Danimarka            3                    9                     1

 

 

Yayına Hazırlayan : Feyzullah ÖZTÜRK