1952

19temmuz-3 ağustos 1952

XV.olimpiyatlar HELSİNKİ

 

Olimpiyat meşalesini taşıyan : Paavo Nurmi ve Hannes Kolehmainen

Açılışı Yapan: Devlet Başkanı Juho Paasikivi

Katılan Ülke Sayısı: 69

Katılan Sporcu Sayısı 4.925 (4.407 erkek - 518 bayan)

En Çok Madalya Kazananlar:

Mariya Gorokhovskaya        (Rusya - Jimnastik)         2A 5G                  Toplam 7

Viktor Chukarin                    (Rusya - Jimnastik)         A 2G                    Toplam 6

Margit Korondi                     (Macaristan -Jim.)           1 A 1 G 4B          Toplam 6

Nina Bocharova                    (Rusya - Jimnastik)         2A 2G                  Toplam 4

Edoardo Mangiarotti            (İtalya - Eskrim)              2A 2G                  Toplam 4

Grant Shaginyan                   (Rusya - Jimnastik)         2A 2G                  Toplam 4

Agnes Keleti                          (Macaristan - Jim.)          1 A 1 G 2B          Toplam 4

Josef Stalder                         (İsviçre - Jimnastik)        2G  2B                 Toplam 4

Emil Zatopek                        (Cekos. - Atletizm)         3A 0G-0 B                             Toplam 3

 

Yılın Olayları

 

İngiltere de kral VI. George öldü, yerine büyük kızı II.Elizabeth adıyla tahta geçti.dünya da yine öldürücü silahlar yarışı devam etti ve İngiltere kendi atom bombasını yaptığını ilan ederken Amerika ise hidrojen bombasını denedi Mısır da  ihtilal oldu ve general Mohammed Naguib başa geçti İran da ise Dr Musaddık tekrar başbakan oldu ve İngiltere ile ilişkiler kesildi Vietnam da yerli halk ve Fransızlar kanlı savaşlarına devam ettiler İngiltere kendi topraklarında Amerikan üslerinin kurulmasına izin verirken ekonomisini düzeltmek için “Kemer Sıkma” önlemlerini uyulamaya başladı.Doğu Almanya 100.000 kişilik bir ordu kurdu Avrupa bir birleşme başlangıcı olarak kömür ve çelik üretimi konusunda Fransa , Batı Almanya , İtalya,ve Belçika ve Hollanda’nın birlikte hareket etmesini kararlaştırırken savunma sorunlarını da aynı çatı altında toplamaya karar verdi.Bu arada çocuk felci için geçerli aşı bulundu,arkeologların buldukları fosillerin yaşını saptayan karbon 14 tekniği uygulamaya konuldu. Zamanla “walkman” adı ile bilinecek transistorlu radyo Sony tarafından piyasaya sunuldu.ilerde dünyanın devamlı oynanan en uzun ömürlü piyesi olarak bilinecek Agahta Christie’nin “Fare Kapanı” piyesi Londra da sahnelendi.Türkiye NATO  üyesi oldu Cumhurbaşkanı Bayar ve Başbakan Menderes ayrı ayrı Yunanistanı ziyaret ettiler, Yunan kral ve kraliçesi Türkiye’ye geldi.Günseli Başar Avrupa güzellik kraliçesi oldu.

 

 

Olimpiyatlar Helsinki'ye, planlandığından tam sekiz yıl sonra geldi.

 

IOC, Berlin'deki toplantısında 1940 yılı Oyunlarını Tokyo'ya verirken, daha sonra da 1944 Olimpiyatlarının Helsinki'de yapılmasını kararlaştırmıştı.

 

Fakat, II. Dünya savaşı nedeniyle, her iki Olimpiyat da yapılamadı. Ülkesi Ruslar tarafından işgal edilmiş Finlandiya'nın, 1948'de bir organizasyon yapamayacağı düşünülerek Londra devreye sokulmuş ve sonunda da, Helsinki'nin 1952 Oyunlarında ev sahipliği yapması kararlaştırılmıştı.

   

 

Üç Olimpiyatta kucak dolusu madalyaları toplayan Nurmi'yi, 1932 Oyunlarına "amatör değil" diyerek kabul etmeyen IOC, bu büyük şampiyonun meşaleyi stada' a getiren son atlet olmasını önleyemedi.

 

Küçük bir ülkede olmasına rağmen, bilhassa atletizmdeki dünya ve olimpiyat şampiyonları ile tanınan Finlandiya’nın küçük bir Avrupa kenti olan başkenti, ışık spor tesisleri mükemmel organizasyonu ve konukseverliği ile tüm dünya sporcularını ağırladı.

 Berlin’in görkemli ve Londra’nın savaşın bir türlü üstünden kalkmayan atmosferinden sonra Helsinki kuzeyde bir türlü batmak bilmeyen güneşin ısıttığı ve Rusların kapitalistlerle spor sahalarında ilk kez toplu bir halde kapıştıkları bir yer oldu.

 Doğu blok ülkelerinden takımlar Londra’da yarışırken Ruslara ortaya sadece gözlemciler göndermişler ve dört yılık bir hazırlık sürecine kendilerini sokmuşlardı. Sonunda Ruslar Helsinki’ye bir dalga gibi geldiler.

 

 

Jamaikalı Mckeney, aynı olimpiyat’ta 100 ve 400metre finallerinde gümüş madalya alan atlet oldu.

Ruslar pek çok sor dalında çok hazırlıklı olduklarını gösterdiler. Fakat Helsinki’de tüm dikkati çeken Ruslardan çok başka bir komünist ülkeden gelen dört yıl önce Londra’da da kendini göstermek fırsatını bulan Çek atlet Zapotek oldu.

 Önünde Nurmi’nin bir heykeli bulunan stada olimpiyat meşalesini kimin getireceği pek merak edilmiyordu. Zira Finliler olimpiyatlar da aldığı altın madalyalar ve kırdığı dünya rekorları ile Nurmi'nin sembolik olan bu şerefli görevi yapmasını istiyorlardı. IOC ise yarışlarda para alarak koştuğu gerekçesi ile 1932 oyunlarına almadığı Nurmi'nin tekrardan sahneye çıkmasına karşı idi. ama IOC için yapılacak bir şey yoktu. Zira inatçı Finlileri ikna etmek imkansızdı.

 Açılış gününde stadı dolduran seyirci meşalenin gelmesini beklerken beyazlar giyinmiş bir kadın sahaya atıldı ve “Barış Barış” diyerek koşmaya başladı. Yarım tur atan kadını seyircilerin şaşkın bakışları altında güvenlik görevlileri dışarı çıkardı. Sonunda “pek akıllı olmadığı” iddia edilen kadının genç bir alman olduğu söylendi. Bu arada Nurmi elinde meşalesi ve 5 yaşın eskitmediği kendine has koşuşu ile koşarak sahaya girdi ve pist kenarındaki meşaleyi yaktı. Meşale töreninin burada biteceğini sanan seyirciler 63 yaşındaki başka bir şampiyonun Hannes Kolehmeinen’ın Nurmi’nin elinden meşaleyi aldığını gördüler. Stokholmde üç ve Anvers’de bir altın madalya sahibi bu büyük şampiyon da stadı süsleyen 70metre yüksekliğindeki kuleye asansörle çıkarak oradaki meşaleyi yaktı.

 Zapotek Londra’dan beri boş durmamış dünya rekorlarını kırmasının yanında Avrupa şampiyonu olmuş ve 1948de aldığı 10.000metre birinciliğini tekrarlamasının yanında 5.000 metrede de birinciliği beklenen rakipsiz bir mesafe koşucusu olarak Helsinki’ye gelmişti.

 Ama kimse “çek lokomotifi” diye adlandırdıkları bu şahane atletin 5 ve 10 km de aldığı 2 altına ilaveten maratona da girerek şimdiye kadar koşmadığı bu yarışta da birinci gelmesini beklemiyordu.

   

 

 

Erkekler 100metre finalinde Mckenley kıl farkı ile Amerikalı Remigino’ya geçildi.

Zapotek’in 10.000 metreyi çok rahat kazandıktan sonra girdiği 5.000metre finalinde, onu biraz sürprizler bekliyordu. Yarışın son 40 metresine kadar İngiliz Chris Chataway, Alman Herbert Schade ve Fransız Alain Mimoun, la kapışan zapotek, son düzlüğe girdiğinde bu üç atletizmde dış kulvardan geçmek zorunda kaldı. Ama hepside dayanıklı süratli olan bu atletleri geçmek kolay olmayacaktı. zapotek, n düzlüğe girerken sağa kaçıp öndekileri geçme istedi. Bu arada, yrgunlukten olacak, Chataway, pisti çimden ayıran beton kalıba astı ve düştü. Diğerleri yarışa devam ettiler ve zapotek, düzlüğün başından rakiplerini geçti ve yeni bir olimpiyat rekoru kırarak bir atın madalya daha kazandı. zapotek’i bu başarısı ile inli Kolehmeinen’in 1912’de oluşturduğu her iki mesafede de altın madalya alma rekorunu egale etti. Bu yarıştan bir saat sonra, zapotek ailesini sevindirici bir olay oldu ve emil Zapotek’in karısı Dana Zapotekova’da bayanlar mızrak atmada olimpiyat şampiyonu oldu. İlginç bir rastlantı, bu şampiyon karı koca’nın doğum tarihleri de aynı idi ve 19 eylül1922’de doğmuşlardı.

Zapotek, karısının şampiyonluğu konusunda soru soran gazetecilere, “şimdilik 2–1 galibim. Hafta sonunu bekleyin” demişti.

Zapotek sözünü tuttu, şimdiye kadar koşmadığı pek çok meşhur şampiyonun yarışın sonlarında döküldüğü maraton finalinde rakiplerinin temposunu yavaş bularak, yarışın ortasında başa geçti ve yeni bir olimpiyat rekoruyla 3. altın madalyasını kazandı.

Mesafe koşucularının cenneti olan Finlandiya”da bir Çek atleti 3 altın madalya kazanarak tüm seyircileri kendine hayran bırakmıştır.

Hiç deneyimi olmadan koştuğu ve kazandığı maraton yarışı için Zapotek “Bir hafta zor yürüdüm. O kadar yorulmuştum. Ama bu yorgunluk, hayatımdaki en zevk aldığım yorgunluk oldu.” diyecekti.

            

 

Zapotek kazandığı 3altın madalyanın ikincisini 5000metre finalinde ancak son 100metredeki büyük eforu ile aldı.

               Helsinki”de Zapotek dışında da şampiyonlar beliriyor ve seyirciler heyecanlı anlar yaşıyorlardı. Sürat koşularında, 1932den beri 100 ve 200 metrelerde altın madalyaları kazanan Amerikalılar 100 metrede pey zayıftılar. Bu mesafenin en hızlı adamı Jim Gollyday sakatlığı nedeniyle takıma girememiş, takıma giren Art Bragg de seçmelerde sakatlanmıştı.

 Daha 2 ay önceye kadar bir türlü iyi dereceler koşamayan Lindy, Remigino adlı Amerikalı, atletizmi bırakma kararı vermişken, antrenörünün ısrarıyla Amerikan seçmelerine girmiş ve 3.adam olarak takıma alınmıştı.

 Bu arada 400 metrede dünya rekortmeni Jamaikalı Herb Mckenley, 1948 de altın madalyayı vatandaşı, takım arkadaşı Arthur Wind e kaptırmıştı. Bu sefer daha iddialıydı. Bu nedenle de, “Biraz kendimi 400 finaline alıştırayım” Diyerek girdiği 100 metrede az kalsın olimpiyat şampiyonu oluyordu.

 

 

Zapotek’in eşi Zapotekova da Çe lokomatifi diye tanınan Emil Zapotek’i madalya koleksiyonunda yalnız bırakmadı.

 Birkaç ay önce atletizmi bırakmaya karar veren bir Amerikalı ve sırf bira sürat kazanmak için yarışan bir Jamaikalı çok heyecanlı geçen bir 100metre sonunda ipi aynı anda göğüslediler. Son elli metreye kadar kendinden beklenmeyen bir süratle başta yarışan Remigino’ya yaklaşan mckenley, her füzesi ile biraz daha arayı kapatmasına rağmen fotofinişte birkaç cm farkla Amerikalının ardından gümüş madalyayı aldı. mckenley, 400 metrede yine beklediği altına kavuşamayacak ve bu sefer,  kendi takım arkadaşı George Refoden’e geçilirken göğüs göğüse biten yarışta ikisi de olimpiyat rekorunu kıracaklardı.

Finlilerin tekelinde olan başka bir branşta, mızrak atmada bir Amerikalı Cy Young ve takım arkadaşı Bill Miller Finlileri geri bıraktı.

 Yüzyılın başında, durarak atlamalardaki madalyaları ile tanınan Ray Ewry gibi, çocukken polio geçiren ve yedi yaşına kadar yürüyemeyen başka bir Amerikalı Walt Davis yüksek atlamada altın madalya kazandı.

Resim5:Brezilyalı Ahdemar Dasilva üç adımda katıldığı Londra’da sıraya dahi girememişti. Helsinki’de dünya rekorunu üst üste kırdı ve dört yıl sonra Melbourne’da da kendi olimpiyat rekorunu yenilerek birinci olmasını bildi.

 Atletizm hemen her gün olimpiyat da olduğu gibi, Helsinki’de de başrolü oynadı.

 

Brezilyalı Ahdemar DeSilva, üç adımda katıldığı Londra'da sıraya dahi girememişti. Helsinki'de dünya rekorunu üstüste kırdı ve dört yıl sonra Melbourne'da da kendi Olimpiyad rekorunu birinci olmasını bildi

 

 Buradaki en heyecanlı yarışlardan biri olan1.500 metrede, adı sanı geçmeyen Lüksenburg’lu Josy Barthel, son metrelerdeki sürati ve dayanıklılığı ile yarışı kazandı. Final hiç beklemediği bir şekilde sonuçlanmış ve 12 finalistin altısı bu yarışa en iyi derecelerini koşmuşlardı yarıştan sonra galibiyetine dahi zor inanan Barthel,saha içindeki bir bankoya oturdu ve kendini tatmayarak ağladı Barthel olayı daha sonraları anlatırken,”Norveçli Boysen geldi ve “neyin var hasta mısın?”diye sordu.”ben hasta değilim, bunlar sevinç gözyaşları” dedim.” Diye anlatacaktı. Barthel’in birinciliği o kadar beklenmedik bir olay oldu ki, lükenburg milli marşını bulmak zaman alınca, madalya töreni geç yapıldı.

 Ruslar, kapitalist ülkelerle kapışmak için geldiği Helsinki’de gerçekten çok başarılıoldu. Atletizmde erkeklerde ek madalya alamayan Ruslar bayanlar atmalarda, hater ve güreşte kendilerini gösterdiler. Diğer sporlarda aldıkları madalyalarla, toplam madalya sayısı bakımından, oyunların en sn gününe kadar başta gittiler. Ama Amerikalı boksörleri son gün aldıkları beş madalya ile Amerika,40 altın ve toplam 6 madalya ile21 altın ve toplam 6 madalya alan Ruslarını geçtiler.

Ama rus sporcuları, bundan sonraki tüm olimpiyadlarda’da1968 ve katılamadıkları 1984 olimpiyatları dışında bu üstünlüğü Amerika bırakmadılar.

 Avusturalyalı bayan atletler 100 ve 200metre finalinde Majöre Jackson ve 80metre engellide Shirley Stricland’ın aldıkları altın madalya ile sivrildiler.

 Bob Mathias, Londradaki başarısını burada da tekrarladı ve dekatlonda bir altın daha aldı. Yüzmede Macar bayanlar üstünlüklerini gösterirken boks’ta ,17 yaşındaki bir genç Amerikalı zenci, Floyd Patterson yarı ağırda bir altın kazandı.Patterson’un Helsinki’deki maşlarımı gören bir gazeteci, “Patterson’un elleri usta bir yankesiciden daha hızlı çalışıyor ve daha acıtıyor” diye yazmıştı. Patterson zamanla profesyonel olarak, ağır sıklete çıkacak bir dünya şampiyonu olacakı.

Ama Helsinki’de başka bir boksör, İsveçli Ingmar Johansson, süper ağırsıklet maçında, rakibi olan Amerikalı Edwadrs Sanders karşısında korkak davranıp tek bir yumruk atmadığı ve tüm tutumunu harlara rağmen tutumunu değiştirmediğiiçin, diskalifiye oldu. sandersin bundan önceki maçlarında rakiplerini çok kötü duruma soktuğunu görüp, yakın dövüşten kaçınan Johansson a madalyası da verilmedi.

 İşin ilginç yanı, amatör olarak korkak bir boks sergileyen johansson,1959 da dünya ağırsıklet şampiyonluğu maçında Pattersonu yenecek ve ancak 1982de olimpyad gümüş madalyasına kavuşacaktı. Ve Türkler eksik bir kadro ile çıktıkları güreş minderlerinde 2 altın 1 gümüş madalya kazandılar. Zira 1948de altın madalya sahibi 4 Türk güreşçi ve bronz kazanan bir atletin Londra’daki başarıları için aldıkları parasal ödüller nedeniyle amatör olmadıklarına karar verilmişti ve Helsinki’ye gönderilmelerine rağmen mindere ve piste çıkamadılar.

 

EN ÇOK MADALYA KAZANAN 10 ÜLKE

Amerika                                  A       G         B

Sovyetler birliği                        40      19       17

Macaristan                              22      30       19

İsveç                                       12      13       10

İtalya                                         8        9        4

Çekoslovakya                           7        3        3

Fransa                                       6        6        6

Finlandiya                                  6        3       13

Avustralya                                6        2        3

Norveç                                     3        2        0

 

 

 

Yayına Hazırlayan : Sertaç YILMAZ –Muharrem AYDIN