Amy Van Dyken ( ABD – yüzme ) 4A ------------ Toplam 4
Michelle Smith ( İrlanda – yüzme ) 3A – 1B ---- Toplam 4
Gary Hall,
Jr (
ABD – yüzme ) 2A 2G
---- -- Toplam 4
Alexandanr Popov ( Rusya – yüzme ) 2A 2G --- Toplam 4
Angel
Martino (
ABD – yüzme ) 2A
----2B Toplam 4
Josh
Davis ( ABD – yüzme ) 3A ----------- Toplam 3
Jennifer Thomson ( ABD – yüzme ) 3A -------- Toplam
3
Deli dana hastalığı İngiltere de iç tüketim ve ihracata
büyük darbe vurdu Ella Fitzgerald öldü. Prens Charles ve prenses Diana
ayrılacaklarını açıkladılar. Afganistanda taliban iki yıl içinde ülkenin
yarıdan fazlasını kendine bağladı ve Kabilì ele geçirdi.
New york Paris seferini yapan bir 747 uçağı Kennedy
havaalanından kalktıktan bir süre sonra havada infilak etti ve 230 yolcusuyla
Atlantik sularına gömüldü. Yüksek düzeyli bir FBI ajanı Ruslar hesabına
causuluk yparken yakalandı. Amerikan başkanı Clinton porf. Albringti
ülkenin ilk bayan dışışleri olarak atadı. Türkiyede bazı cezaevlerinde açlık
grevlerine başlandı. Başbakan yılmaz istifa etti, Erbakan başbakan oldu.
HADEP kongresinde Türk bayrağı indirilince , tüm yurtta bayrak asma kampanyası
başlatıldı. Ege denizindeki kardak adası yüzünden Türkiye Yunanistan
sıcak günler yaşadı. En düşük ücret aylık 17 milyon lira olarak saptandı.
Pakistan , Malezya ve Endonezya yı ziyaret eden Erbakan üç ülkenin katkısı ile
İslam uçağı yapılmasını önerdi ve Endonezya da uçak üreten fabrika, Türkiye de
bunu yapacak beyin yok dedi. Adalet bakanı Kazan, ırak ta Kuran okuyanların
cazaları indiriliyor, yarısını ezberleyenlerde tahliye ediliyor. Bu örneği
bizde araştıracağız dedi. Susurluk taki trafik kazası sonunda millet
vekili Sedat Bucak yaralı kurtuldu, emniyet müdürü Kocadağ, aranan sabıkalı
Abdullah Çatlı ve kız arkadaşı öldüler.
Eğer başarının anlamı kazanmaksa 1996 da sahalarda
yarışmamasına karşın, Atlanta kendi başarıyı daha altı yıl önce Tokyo da ele
geçirmişti bile.
Atlanta, sadece olimpiyatları kazanmakla kalmadı. En kısa
zamanda Atlanta yöresine yerli ve yabancı yatırımcılar adeta hücum etiler ve
birkaç yıl içinde, Atlanta Havaalanı, amerikanın en çok uçağın inip kalktığı
yöre olmasını becerdi. Bütün bu büyük başarının ardında Billy Payne adında
Atlantalı bir iş- adamı vardı.
Atlantan da 197 ülkeden gelen 10.310 sporcu toplam 842
madalya için yarıştılar. Ama bunladan bazıları bir madalya ile yetinmedi.
Bunların içinden birileride, olimpiyat tarihine geçerek başarılarla evlerine
döndüler.
Sokaktaki Atlantalı Beyzboldan başka sporu pek bilmez ve
hatta ilgilenmezdi bile. Fakat olimpiyatların knte gelmesi ile, büyük bir
çalışılmaya girişildi ve yeni spor Tesisleri yapıldı.
Roma 1960 olimpiyad altın nadalya
sahibi dünya ağır siklet boks şampiyonu yumruğu kadar dilide güçlü olan
MOHAMMED ALİ Parkinson hastalıgına rağman geldi ve staddaki meşaleyi yaktı.
Ama, bu arada, en çok seyircinin izleyeceği Atletizm
yarışmalarının yapılacağı stat daki pist, o yıllar her istediğini alabilen,
Uluslar arası Atletizm Federasyonu başkanı, İtalyan Nebiolanın bastırması ile,
hız koşularında çok iyi dereceler yapılabilecek bir tartanla döşendi. Ama, bu
sert tartan nedeniyle de, uzun mesafe koşucularının adaleleri epey hırpalandı
ve iki gün önce 10.000 metrede tüm rakiplerini geride bırakıp, seyircileri
selamlayarak yarışı bitiren Etiyopyalı Gebrselassie dahi, 5.000 metre
seçmelerine giremeyecek kadar perişan olmuştu.
Ama, sonunda Nebiolanın beklediği gerçekleşti ve erkekler
100 ve 200 metrelerde, seyredenlerin asla unutamayacakları birer Dünya rekoru
kırıldı.
Yılların pek eskitemediği Amerikalı Carl Lewis 1984
ve 1988 de, Olimpiyatlarda 100 meterde peş peşe iki kez birinci
gelen bir şampiyon olmasına rağmen, Atlantan da milli takıma sadece uzun
atlamada girebilmiş ve bu branşda dördüncü Altın madalyası için atlamaya
hazırlanıyordu.
MİCHAEL JOHNSONın 200 meterdeki
19.32 lik dünya rekoru kendini dahi şaşırttı.
Seçmelerde pek döküntü olmadı ve madalya alması beklenen
atletler Finale rahatça kalabildiler. Nabibia lı Frank Frederick mevsim
içinde finaldeki yer alanlarla yaptığı karşılaşmalarda, sanki Altın madalyanın
sahibi gibi görünüyordu. Trininadlı Ato Boldon ise, çok düzensiz başarı
grafiği çizen bir sprinterdi. Amerikalı Mitchell ve Marsh, bu yıl pek iyi
duumda değillerdi.
Geriye kalan Jamaika doğumlu ve
kanada adına koşan Donovan Bailey ise, üniversitede okulu adına koştuğu
yılalrda 11 saniyenin altına dahi inememişti. Okuldan sonra iş hayatına atılan
Bailey altı yıllık bir aradan sonra tekrardan pistlere
dönmüş ve ilk yıl 10.42 koştuktan sonra, 1995 de Göteborg daki Dünya
şampiyonasın da herkesi şaşırtarak 9.91 koşabilmişti.
Finalde dört yıl önce Barcelona da Olimpiyat şampiyonu
olmuş İngiliz Lin Christie de vardı. Christie bu sezon pek iyi durumda değildi
ve yılın en derecesini de, Atlanta da seçmelerde yapmıştı.
PEREC 200 ve 400 metrelerde altın
kazanınca fravsız bayrağı ile bir şeref turu atmış sonrada yürüyerek staddan
çıkmıştı.ama bu çıkış perecin sahalardan son çıkışı oldu ve 4 yıl sonraki
Sydney oyunlarından kaçarcasına çekildi.
Aletlerin yerlerini alması ile Stadyum tam bir sessizliğe
büründü. Atler kadar seyircilerde starterin Tabanca sesine kulak veriyorlardı.
Tabanca patladı atlerler çıkış yaptılar, ama, ikinci bir tabanca sesi
atletleri geri çağırdı. Birisi, erken çıkış yapmıştı. Hakemler, Christie yi
uyardılar. Erken çıkmıştı.
İkinci kez atletler
yerlerini aldıklarında ,tabanca sesinden önce fırlayan Boldon oldu .ona da bir
ihtar verildi atletler tekrar yerlerini aldılar. Starterin tabancası
patladı.atletler çıktılar.ama ikinci bir tabanca sesi ile hepsi durakladı.stadı
büyük bir uğultu kapladı.acaba kim erken çıkmıştı! Hakemler, Christie’e
yöneldiler ve ikinci hatasından dolayı yarış dışı kaldığını ve pisti terk
etmesini istediler .eski bir olimpiyat şampiyonu,beklide tarihte ilk
kez,sahadan atılıyordu.
Atletler dördüncü
kez starterin tabanca sesi ile çıkış yaptıklarında Fredericks ve Boldon ilk 40
metrede tüm rakiplerini önünde idiler,beşinci durumda koşan Bailey müthiş bir
hızla öndekiler, yakaladı,geçti ve 9.84 koşarak yeni bir dünya rekoru kırmakla
kalmadı,olimpiyat alton madalyasını da boynuna asmak hakkını kazandı.
Nebiola
haklıydı.tartan pist,gerçekten sürat koşularında dünya rekoru kırılması için
özel bir karışımla döşenmişti.
Amerikalı
seyirci,kendi topraklarında yapılan bir olimpiyat’ta bir Amerikalının 100
metryi kazanmasını isterdi.ama Bailey’in ardından sıralanan Fredericks ve
Boldon buna izin vermediler.Amerikalı atletler ve amerikan toplumu düş
kırıklığına uğramıştı.
Ama.. beş gün sonra
yapılan erkekler 200 metre finalinde,hem Amerikalılar’ın keyfi yerine gelecek
hem de,bu yarışı seyredenler,yıllarca dillerinde seslenecek bir hatıra
olarak,bu yarışı görememişlere,olayı ballandıra ballandıra anlatacaklardı.
Michael johnson adlı Amerikalı zenci bir atlet,1990 yılından
beri hem 200 hem de 400 metrelerde üstünlüğünü kabul ettirmişti.Johnson,200
metrede 1995 yılında,400
Carl lewis,kimsenin fırsatını dahi
bulamadığını yakaladı ve uzun atlamada,dört kez üst üste altın kazanan tek
atlet oldu.
Etiyopyalı Gepreselassie 10.000
metrenin kendine ait olduğunu ispat ederek,altın madalyayı rahatça kazandı.
Metrede de 1993 ve
1995 yıllarındaki Dünya Şampiyonalarında altın madalya kazanmıştı.amacı bu
sefer olimpiyatlarda hiçbir erkek atletin başaramadığı 200/400 metre çifte
altın madalyayı boynuna asmıştı.
Johnson,Atlanta’da
programa göre ilk kez 400 metre yarışmalarında pistlere çıktı ve finalde
rahatlıkla sadece kazanmakla kalmayıp,bir de olimpiyat rekoru sahibi oldu.ama
seyircinin beklediği 200 metre finaliydi.zira,Johnson,beş hafta önce,yine aynı
pistte,1979’dan beri kırılamayan 19.72’lik dünya rekorunu 19.66 ile
yenilemişti.
Bir süre önce
hazırlanan programa göre,Atlanta‘da 400 metre finali ile 200 metre yarı
finalleri aynı güne konmuştu.fakat,1995’de,bu iki mesafede de Dünya Şampiyonu
olan Johnson adına Amerikalı yetkililer,programda bir değişiklik yapılmasını
önermişlerdi.IAAF yetkilileri de böyle büyük bir şampiyona bir imkan yaratmak
için programı değiştirdiler.
Bu nedenle,Johnson
400 metre finalinden sonra dört günlük bir dinlenme zamanı kazandı.final
gerçekten,tüm seyircileri ayağa kaldıran bir hızla başladı ve daha hızlı
bitti.Johnson,
İrlandalı yüzücü mitchell’in
başarılarına hep şüpheyle bakıldı.
Rus Masterkova hem 800 hem de
1.500 metre’nin çifte altın sahibi oldu.
Şimdiye kadar
kimsenin koşmadığı bir hızla koşmuş ve 19.32 gibi,adeta inanılmaz bir derece
ile dünya rekorunu kırmıştı.ikinci gelen Fredericks de 19.68 koşarak
kapasitesini pekleştirmişti.
Yarışma sonunda
Johnson ‘ın ilk 100 metreyi,dönemeçli koşmasına rağmen,10.12’de aldığını ve son
100 metreyi de 9.20 gibi,akıl almayacak bir hızla koştuğu açıklandı.
Johnson,aynı olimpiyat’ta
200 ve 400 metrelerde birinci gelen ilk erkek atlet olarak tanıtılırken,
Amerikalılar’ın başarıya susamış spor basını,bu yarış’dan 15 dakika önce, marie-jose perec adlı bir zenci bayan
atletin,Fransa adına başarıya Atlanta pistlerinde ulaştığını pek hatırlayamadı.
Atlanta’da
100 metre finali, 1992 galibi Christie’nin hatalı çıkış yapıp yarış dışı
kalması nedeniyle, bir kulvar boş
koşuldu.
Aslında Jhnson
koştuğu derece ve iki mesafedeki başarısı ile o gün atletizm dünyasının
konuştuğu tek atlet olmadı.Zira,aynı gün,Amerikalı Carl Lewis,Olimpiyat
tarihinde yeni bir yaprak açıyor ve uzun atlamada,üst üste kazandığı dört altın
madalya ile,Johnson’un zafer gününe ortak oluyordu.
Atlanta 1996’yı
hatırlayanlar,sanki Olimpiyatlarda başka spor yokmuş ve sadece atletizm
yarışmaları yapılmış gibi,belirli atletlerin isimlerini mırıldanacaklardı.
Fransa’nın elinde
kalmış ender sömürgelerinden biri olan ve Batı Hint Adaları içinde yer alan
Guadeloupe’da doğmuş Marie-jose perec,uzun boyu,uzun bacakları ve bir ceylana
benzeyen koşusu ile,24 yaşında genç bir atlet olarak dört yıl önce Barcelona’da
400 metreyi kazanınca,tüm Fransa’nın sevgilisi olmuş,idmanlarını dahi aksatan
bu sevgiden kurtulmak isteyerek,çareyi Los Angeles’e gidip çalışmakta
bulmuştu.Tokyo’da yapılan 1991 Dünya Şampiyonası’nda 200 metrede birinci
olmasının ardından gelen bu başarı,Perec’i gururlandırmış ama,tüm yaşamını
etkilemişti.Barcelona’dan bir yıl sonra Stuttgart’ta yapılan Dünya
Şampiyonasında 200 metrede ancak dördüncü olmuş, fakat iki yıl sonra Dünya
Şampiyonasında 400 metrede altın madalya kazanmıştı.
Atlantadaki yarışma
programının Johnson için değiştirilmesi Perec’in de işine yaradı,bayanlar 400
metre finali ile 200 metre finali arasındaki süre Perec’in
Barcelona’da 100 metre’de rahatca
birinci gelen Amerikalı Gail Devers, bu sefer Atlanta’da rakibi Jamaikalı
Merlene Ottey’in ancak kıl payı önünde altın madalyayı kazanabildi.aynı
zamanda, 100 metre engellide de üç kez dünya şampiyonu olmasına rağmen,Devers,
bu branş da Olimpiyatlarda başarılı olamadı.
Johnson’dan sadece on beş dakika önce, bu iki finali de
kazanan ikinci bayan atlet olmasını sağladı. Perec, 400 metrede,Olimpiyatlarda
iki kez üst üste altı kazanan atlet olurken,kendisini finalde epey sıkıştıran
Avustralyalı Cathy Freeman’ı rahatca geçerek bir de Olimpiyat rekoru kırmıştı.
Erkekler 1.500 metre finali,bunda dört yıl önce
Barcelona’da Cezayirli bir atletin trajedisini sergilerken, bu sefer Atlanta’da
Kuzey Afrika’dan gelen başka bir atlet için de bir drama dönüşüyordu.
Cezayirli Nureddin
Morceli,daha 22
yaşında iken katıldığı Barcelona Olimpiyatlarında 1.500 metrenin favorileri
arasında sayılıyordu.Barcelona’da,İspanyol
atleti Fermin Cacho’un,yarışın
yavaş temposundan faydalanarak,beklenmedik bir anda öne fırlaması ile yaratılan
kargaşa Morceli,adeta kapana sıkışmış ve Cacho’nun son turdakiş inanılmaz
50.4’lük temposunu da dayanamayarak ancak 7. olabilmişti.Morceli,bunun
acısını,birkaç hafta sonraki bir yarışmada çıkartacak ve yedi yıllık dünya
rekorunu kendine mal edecekti.
Morceli,bununla da kalmayacak,dünya 1 Mil rekorunu
yenilerken,1993 ve 1995 Dünya Şampiyonaları’nda da altın madalyayı kazanacaktı.
buna ilaveten, Barcelona’dan beri katıldığı tüm yarışlarda da kimseye
geçilmemişti.
Atlanta’da,Kenyalı atletler,Barcelona da olduğu gibi
Morceli’nin önde koşmasını engellemek istediler.Bir ara,fırsatını bulan
Morceli,kapandan çıkacak ve öne geçecekti.son tura girilirken,Faslı genç atlet El Guerrouj,Morceli’nin
teklemesine neden oldu ve düştü.El Guerrouj’un arkasında sıralananlar da paniğe
uğradılar,bir kısmı yere düştü,diğerleri hızlarını kaybettiler bu arada Morceli
arayı açarak rahatça birinci olabildi.Bu arada düştüğü yerden hemen kalkamayan
El Guerruoj,yarışa devam ettiysede ancak 12. ve sonuncu oldu.
Olimpiyatlarda yapılan yüzme yarışmalarında en çok madalya
kazanmış bir ülke olan Amerika için Atlanta büyük bir fırsat oldu.Bayan yüzücü Amy Van Dyken iki kişisel ve iki de
bayrak yarışında,dört altın madalya kazanarak,Oyunlar!da en çok birincilik
kürsüsüne çıkan sporcusu oldu.Rus cimnastikçi
Aleksey Nemoe ise 2 altın,1 gümüş ve
3 bronzla en çok madalya alan şampiyon olarak ilan edildi.
Pek de beklenmeyen başarıları ile göze çarpan ve hakkında
en çok dedikodu yapılan şampiyon ise İrlandalı bayan yüzücü Michell Smith,400 metre serbest,200 ve
400 metrelerde karışık branşlarında 3 altın ve 200 metre kelebek’te de bir
bronz madalya kazanarak,beklide ardından en çok gazete koşturan sporcu
oldu.Smith’in Atlanta da ki başarıları kadar,geçmişide büyük bir
hazineydi.Smiht,1988 ve 1992 Olimpiyatları’nda da katılmış fakat hiçte kimse
tarafından hatırlanacak sonuçlar alamamıştı.
Bu kızıl saçlı,tipik İrlandalı,ülkesinde tek bir Olimpik
yüzme havuzu bulunmadığından dolayı Kanada ve Amerika ‘da ki çeşitli kentlerde
yaşamış ve oralardaki mükemmel imkanlardan faydalanmıştı.Ama smith’in
kaderi,beklide Barcelona’da tanıştığı Hollanda’lı bir disk atıcısı ve sonradan
da kocası olacak Erik de Burin ile
değişti.Smiht idmanlarına olduğu kadar yaşamına da çok önem veren ve günün
birinde Olimpiyat şampiyonu olmayı kafasına koymuş çok hırslı bir sporcuydu.
Atlanta’da Smiht’in de Bruin ile evliliğini öğrenen basın,Hollanda’lı
atletin,bir süre önce doping aldığı için bir süre yarışmalara katılmama
cezasına çarptırıldığını öğrenmede güçlük çekmedi ve Atlanta’da
fırtınalar,birbirini takip etmeye başladı.Smiht 1995 de katıldığı Avrupa
Şampiyonası’nda da kendinden beklenmeyen başarıları gösterince,yetkililer
tarafından sıkı bir dopink takibine neden olmuş ve bu konuda İrlanda
Amerika'nın
en büyük tirajlı haftalık spor dergisi olan İllusturated, Atlanta’da her gün
yayınladığı özel bir yayında,günün olayları yanında, Olimpiyat tarihindeki
ilginç olayları ele alırdı.
Naim’in
3. altın madalyası,
Yüzme
Fedarasyonu’nun gereken kontrolü yapmamış olduğu ortaya çıkmıştı.
Bütün bu dedikodulara ve sık sık yapılan doping testlerine
rağmen, Smiht’in başarıları karşısında aldığı altın madalyalara kimse ses
çıkaramadı. Bir yıl sonra katıldığı Avrupa Şampiyonası’nda da başarılarını sürdürdü,fakat,1998’de evinde
baskın tarzında yapılan bir kontrolde, Smiht’ten alınan idrar içinde çok
miktarda alkol çıkınca, idrara katkı maddesi konduğu meydana çıktı ve spor
yaşamı da sona erdi.
Atlanta’da,atletizmde ki sürat koşularında Bailey ve
Johnson’un adı tekrarlanırken,yüzme yarışlarında da kısa mesafelerin başarılı
yüzücüsü Rus Aleksandr Popov,Barcelona’da
kazandığı 50 ve 100 metre serbest finallerinin başarısını tekrarladı ve
kazandığı 2 altın madalyaya,iki değişik bayrak yarışında aldığı iki gümüş
madalyayı da eklemesini bildi.
Pistlerde rekorlar kırılır ve havuzlarda dedikodular
dalgalanır iken,biri Türk, diğeri ise İngiliz iki şampiyon,gerçekten Olimpiyat
tarihine adlarını kazıyarak yazdırdılar.Naim
Süleymanoğlu,Seoule ve Barcelona da ki altın madalyalarına 3. yü de
ekleyerek,bu branş da dünya spor basının gerçekten üzerinde en çok yazılan ve
konuşulan şampiyonlarından biri oldu.Çok geç yaşında doğduğu Bulgaristan da
haltere başlayan Naim, ülkedeki Türk azınlığın adının Slavca ya
değiştirilmesini kabul etmeyerek,dünya şampiyonu olarak 1986 yılında,Türkiye ye
kaçmıştı.TC hükümetinin Bulgarların istediği 1 milyon dolarlık bir ‘ bağış’ ödemesi sonucu Türk
vatandaşlığına geçen Naim,Seoul’da,Türkiye’nin 1968’den beri kazanamadığı altın
madalayayı boynuna asarken, koparma ve silkmede ki kaldırdığı toplam
ağırlık,1956 Olimpiyatlarında,ağır siklet madalyasını kazanan Amerikalı
Anderson’un dünya rekorundan dahi ağırdı.Bu derecenin değerini anlamak ve
Naim’in kuvvetini ölçmek için Anderson’un 137 ve Naim’in de sadece 62 kg.
geldiğini hatırlamak yetecektir.
Naim,Barcelona’da da altın kazanmıştı.bu arada,birkaç kez
sporu bırakmak istemesine rağmen yine dayanamayıp Atlanta’ya katıldı ve koparma
ve toplam ağırlıkta 2 dünya rekoru kırarak, hakkıyla 3. altın madalyasını
kazandı.
Buarada meraklı İngiliz seyircileri ve ülke spor basının
beklide tümü,durgun sularda yarışan iki İngiliz kürekçisinin peşindeydiler. Zira,
Steve Redgrave adlı İngiliz, 1984 Los Angeles’de dörtlüde aldığı 1.liğe ek olarak,çifte
Seoul ve Barcelona da 2 altın kazanmış
ve bu seferde ‘Artık bu olsun’dediği
yarışmaya katılmıştı. Redgrave ve takım arkadaşı Mathew Pinsent,yüzüncü kez
birlikte yarışmalarını birer olimpiyat altın madalyası ile renklendirmesini
bildiler.
Ve sonunda, Carl Lewis, yıllardır peşinde koştuğu idealini
yakaladı ve 1984’den beri birbiri ardına katıldığı Olimpiyat uzun atlama
finalini Atlanta’da da kazanarak,bu branşta 4 altın madalya sahibi tek atlet
oldu.
A G B
Amerika 44 32 25
Rusya 26 21 16
Almanya 20 18 27
Çin 16 22 12
Fransa 15 7 15
İtalya 13 10 12
Avustralya 9 9 23
Küba 9 8 8
Ukrayna 9 2 12
Kore 7 15 5