1996

20 Temmuz – 4 Ağustos 1996

XXVI. Olimpiyatları ATLANTA

 

Olimpiyat meşalesini taşıyanlar : Janet Evans, Paraskevi Patoulidou, Evholyfield, Al Oerter.

Olimpiyat meşalesini yakan : Muhammet Ali.

Açılışı yapan : Başkan Bill Clinton

Katılan ülke sayısı : 197

Katılan sporcu sayısı : 10.310    ( 6.797 erkek – 3.513 bayan )

En çok madalya kazananlar :

Aleksey  Nemov             ( Rusya – jimnastik )       2A 1G 3B             Toplam 6

Amy Van Dyken             ( ABD – yüzme )            4A ------------        Toplam 4

Michelle Smith                ( İrlanda – yüzme )         3A – 1B ----          Toplam 4

Gary Hall, Jr                   ( ABD – yüzme   )          2A 2G ---- --         Toplam 4

Alexandanr Popov          ( Rusya – yüzme )          2A 2G ---              Toplam 4

Angel Martino                ( ABD – yüzme )            2A ----2B              Toplam 4

Josh Davis                     ( ABD – yüzme )            3A -----------          Toplam 3

Jennifer Thomson           ( ABD – yüzme )            3A --------             Toplam 3

 Yılın Olayları

Deli dana hastalığı İngiltere de iç tüketim ve ihracata büyük darbe vurdu Ella Fitzgerald öldü. Prens Charles ve prenses Diana  ayrılacaklarını açıkladılar. Afganistanda taliban iki yıl içinde ülkenin yarıdan fazlasını kendine bağladı ve Kabilì ele geçirdi.

New york Paris seferini yapan bir 747 uçağı Kennedy havaalanından kalktıktan bir süre sonra havada infilak etti ve 230 yolcusuyla Atlantik sularına  gömüldü. Yüksek düzeyli bir FBI ajanı Ruslar hesabına causuluk yparken yakalandı. Amerikan  başkanı Clinton porf. Albringti ülkenin ilk bayan dışışleri olarak atadı. Türkiyede bazı cezaevlerinde açlık grevlerine başlandı. Başbakan yılmaz istifa etti, Erbakan başbakan oldu.  HADEP kongresinde Türk  bayrağı indirilince , tüm yurtta bayrak asma kampanyası başlatıldı. Ege denizindeki kardak adası yüzünden  Türkiye Yunanistan sıcak günler yaşadı. En düşük ücret aylık 17 milyon lira olarak saptandı. Pakistan , Malezya ve Endonezya yı ziyaret eden Erbakan üç ülkenin katkısı ile İslam uçağı yapılmasını önerdi ve Endonezya da uçak üreten fabrika, Türkiye de bunu yapacak beyin yok dedi. Adalet bakanı Kazan, ırak ta Kuran okuyanların cazaları indiriliyor, yarısını ezberleyenlerde tahliye ediliyor. Bu örneği bizde araştıracağız dedi.  Susurluk taki trafik kazası sonunda millet vekili Sedat Bucak yaralı kurtuldu, emniyet müdürü Kocadağ, aranan sabıkalı Abdullah Çatlı ve kız arkadaşı öldüler.

Eğer başarının anlamı kazanmaksa 1996 da sahalarda yarışmamasına karşın, Atlanta kendi başarıyı daha altı yıl önce Tokyo da ele geçirmişti bile.

Atlanta, sadece olimpiyatları kazanmakla kalmadı. En kısa zamanda Atlanta yöresine yerli ve yabancı yatırımcılar adeta hücum etiler ve birkaç yıl içinde, Atlanta Havaalanı, amerikanın en çok uçağın inip kalktığı yöre olmasını becerdi. Bütün bu büyük başarının ardında Billy Payne adında Atlantalı bir iş- adamı vardı.

Atlantan da 197 ülkeden gelen 10.310 sporcu toplam 842 madalya için yarıştılar. Ama bunladan bazıları bir madalya ile yetinmedi. Bunların içinden birileride, olimpiyat tarihine geçerek başarılarla evlerine döndüler.

Sokaktaki Atlantalı Beyzboldan başka sporu pek bilmez ve hatta ilgilenmezdi bile. Fakat olimpiyatların knte gelmesi ile, büyük bir çalışılmaya girişildi ve yeni spor Tesisleri yapıldı.

Roma 1960 olimpiyad altın nadalya sahibi dünya ağır siklet boks şampiyonu yumruğu kadar dilide güçlü olan MOHAMMED ALİ Parkinson hastalıgına rağman geldi ve staddaki meşaleyi yaktı.

Ama, bu arada, en çok seyircinin izleyeceği Atletizm yarışmalarının yapılacağı stat daki pist, o yıllar her istediğini alabilen, Uluslar arası Atletizm Federasyonu başkanı, İtalyan Nebiolanın bastırması ile, hız koşularında çok iyi dereceler yapılabilecek bir tartanla döşendi. Ama, bu sert tartan nedeniyle de, uzun mesafe koşucularının adaleleri epey hırpalandı ve iki gün önce 10.000 metrede tüm rakiplerini geride bırakıp, seyircileri selamlayarak yarışı bitiren Etiyopyalı Gebrselassie dahi, 5.000 metre seçmelerine giremeyecek kadar perişan olmuştu.

Ama, sonunda Nebiolanın beklediği gerçekleşti ve erkekler 100 ve 200 metrelerde, seyredenlerin asla unutamayacakları birer Dünya rekoru kırıldı.

Yılların pek eskitemediği Amerikalı Carl Lewis  1984 ve 1988 de, Olimpiyatlarda 100 meterde  peş peşe  iki kez birinci gelen bir şampiyon olmasına rağmen, Atlantan da milli takıma sadece uzun atlamada girebilmiş ve bu branşda dördüncü Altın madalyası için atlamaya hazırlanıyordu.

MİCHAEL JOHNSONın 200 meterdeki 19.32 lik dünya rekoru kendini dahi şaşırttı.

 

Seçmelerde pek döküntü olmadı ve madalya alması beklenen atletler Finale rahatça kalabildiler. Nabibia lı Frank Frederick  mevsim içinde finaldeki yer alanlarla yaptığı karşılaşmalarda, sanki Altın madalyanın sahibi gibi görünüyordu. Trininadlı Ato  Boldon ise, çok düzensiz başarı grafiği çizen bir sprinterdi. Amerikalı Mitchell ve Marsh, bu yıl pek iyi duumda değillerdi.

Geriye kalan Jamaika doğumlu ve kanada adına koşan Donovan Bailey ise, üniversitede okulu adına koştuğu yılalrda 11 saniyenin altına dahi inememişti. Okuldan sonra iş hayatına atılan

Bailey altı yıllık bir aradan sonra tekrardan pistlere dönmüş ve ilk yıl 10.42 koştuktan sonra, 1995 de Göteborg daki  Dünya şampiyonasın da herkesi şaşırtarak 9.91 koşabilmişti.

Finalde dört yıl önce Barcelona da Olimpiyat şampiyonu olmuş İngiliz Lin Christie de vardı. Christie bu sezon pek iyi durumda değildi ve  yılın en derecesini de, Atlanta da seçmelerde yapmıştı.

PEREC 200 ve 400 metrelerde altın kazanınca fravsız bayrağı ile bir şeref turu atmış sonrada yürüyerek staddan çıkmıştı.ama bu çıkış perecin sahalardan son çıkışı oldu ve 4 yıl sonraki Sydney oyunlarından kaçarcasına çekildi.

 

Aletlerin yerlerini alması ile Stadyum tam bir sessizliğe büründü. Atler kadar seyircilerde starterin Tabanca sesine kulak veriyorlardı. Tabanca patladı atlerler  çıkış yaptılar, ama, ikinci bir tabanca sesi atletleri geri çağırdı. Birisi, erken çıkış yapmıştı. Hakemler, Christie yi uyardılar. Erken çıkmıştı.

 

 

İkinci kez atletler yerlerini aldıklarında ,tabanca sesinden önce fırlayan Boldon oldu .ona da bir ihtar verildi atletler tekrar yerlerini aldılar. Starterin tabancası patladı.atletler çıktılar.ama ikinci bir tabanca sesi ile hepsi durakladı.stadı büyük bir uğultu kapladı.acaba kim erken çıkmıştı! Hakemler, Christie’e yöneldiler ve ikinci hatasından dolayı yarış dışı kaldığını ve pisti terk etmesini istediler .eski bir olimpiyat şampiyonu,beklide tarihte ilk kez,sahadan atılıyordu.

Atletler dördüncü kez starterin tabanca sesi ile çıkış yaptıklarında Fredericks ve Boldon ilk 40 metrede tüm rakiplerini önünde idiler,beşinci durumda koşan Bailey müthiş bir hızla öndekiler, yakaladı,geçti ve 9.84 koşarak yeni bir dünya rekoru kırmakla kalmadı,olimpiyat alton madalyasını da boynuna asmak hakkını kazandı.

Nebiola haklıydı.tartan pist,gerçekten sürat koşularında dünya rekoru kırılması için özel bir karışımla döşenmişti.

Amerikalı seyirci,kendi topraklarında yapılan bir olimpiyat’ta bir Amerikalının 100 metryi kazanmasını isterdi.ama Bailey’in ardından sıralanan Fredericks ve Boldon buna izin vermediler.Amerikalı atletler ve amerikan toplumu düş kırıklığına uğramıştı.

Ama.. beş gün sonra yapılan erkekler 200 metre finalinde,hem Amerikalılar’ın keyfi yerine gelecek hem de,bu yarışı seyredenler,yıllarca dillerinde seslenecek bir hatıra olarak,bu yarışı görememişlere,olayı ballandıra ballandıra anlatacaklardı.

Michael johnson adlı Amerikalı zenci bir atlet,1990 yılından beri hem 200 hem de 400 metrelerde üstünlüğünü kabul ettirmişti.Johnson,200 metrede 1995 yılında,400

 

Carl lewis,kimsenin fırsatını dahi bulamadığını yakaladı ve uzun atlamada,dört kez üst üste altın kazanan tek atlet oldu.

 

 

Etiyopyalı Gepreselassie 10.000 metrenin kendine ait olduğunu ispat ederek,altın madalyayı rahatça kazandı.

 

 

Metrede de 1993 ve 1995 yıllarındaki Dünya Şampiyonalarında altın madalya kazanmıştı.amacı bu sefer olimpiyatlarda hiçbir erkek atletin başaramadığı 200/400 metre çifte altın madalyayı boynuna asmıştı.

Johnson,Atlanta’da programa göre ilk kez 400 metre yarışmalarında pistlere çıktı ve finalde rahatlıkla sadece kazanmakla kalmayıp,bir de olimpiyat rekoru sahibi oldu.ama seyircinin beklediği 200 metre finaliydi.zira,Johnson,beş hafta önce,yine aynı pistte,1979’dan beri kırılamayan 19.72’lik dünya rekorunu 19.66 ile yenilemişti.

Bir süre önce hazırlanan programa göre,Atlanta‘da 400 metre finali ile 200 metre yarı finalleri aynı güne konmuştu.fakat,1995’de,bu iki mesafede de Dünya Şampiyonu olan Johnson adına Amerikalı yetkililer,programda bir değişiklik yapılmasını önermişlerdi.IAAF yetkilileri de böyle büyük bir şampiyona bir imkan yaratmak için programı değiştirdiler.

Bu nedenle,Johnson 400 metre finalinden sonra dört günlük bir dinlenme zamanı kazandı.final gerçekten,tüm seyircileri ayağa kaldıran bir hızla başladı ve daha hızlı bitti.Johnson,

 

İrlandalı yüzücü mitchell’in başarılarına hep şüpheyle bakıldı.

 

 

Rus Masterkova hem 800 hem de 1.500 metre’nin çifte altın sahibi oldu.

 

 

Şimdiye kadar kimsenin koşmadığı bir hızla koşmuş ve 19.32 gibi,adeta inanılmaz bir derece ile dünya rekorunu kırmıştı.ikinci gelen Fredericks de 19.68 koşarak kapasitesini pekleştirmişti.

Yarışma sonunda Johnson ‘ın ilk 100 metreyi,dönemeçli koşmasına rağmen,10.12’de aldığını ve son 100 metreyi de 9.20 gibi,akıl almayacak bir hızla koştuğu açıklandı.

Johnson,aynı olimpiyat’ta 200 ve 400 metrelerde birinci gelen ilk erkek atlet olarak tanıtılırken, Amerikalılar’ın başarıya susamış spor basını,bu yarış’dan 15 dakika önce, marie-jose perec adlı bir zenci bayan atletin,Fransa adına başarıya Atlanta pistlerinde ulaştığını pek hatırlayamadı.

 

Atlanta’da 100 metre finali, 1992 galibi Christie’nin hatalı çıkış yapıp yarış dışı kalması nedeniyle, bir kulvar  boş koşuldu.

 

Aslında Jhnson koştuğu derece ve iki mesafedeki başarısı ile o gün atletizm dünyasının konuştuğu tek atlet olmadı.Zira,aynı gün,Amerikalı Carl Lewis,Olimpiyat tarihinde yeni bir yaprak açıyor ve uzun atlamada,üst üste kazandığı dört altın madalya ile,Johnson’un zafer gününe ortak oluyordu.

Atlanta 1996’yı hatırlayanlar,sanki Olimpiyatlarda başka spor yokmuş ve sadece atletizm yarışmaları yapılmış gibi,belirli atletlerin isimlerini mırıldanacaklardı.

Fransa’nın elinde kalmış ender sömürgelerinden biri olan ve Batı Hint Adaları içinde yer alan Guadeloupe’da doğmuş Marie-jose perec,uzun boyu,uzun bacakları ve bir ceylana benzeyen koşusu ile,24 yaşında genç bir atlet olarak dört yıl önce Barcelona’da 400 metreyi kazanınca,tüm Fransa’nın sevgilisi olmuş,idmanlarını dahi aksatan bu sevgiden kurtulmak isteyerek,çareyi Los Angeles’e gidip çalışmakta bulmuştu.Tokyo’da yapılan 1991 Dünya Şampiyonası’nda 200 metrede birinci olmasının ardından gelen bu başarı,Perec’i gururlandırmış ama,tüm yaşamını etkilemişti.Barcelona’dan bir yıl sonra Stuttgart’ta yapılan Dünya Şampiyonasında 200 metrede ancak dördüncü olmuş, fakat iki yıl sonra Dünya Şampiyonasında 400 metrede altın madalya kazanmıştı.

Atlantadaki yarışma programının Johnson için değiştirilmesi Perec’in de işine yaradı,bayanlar 400 metre finali ile 200 metre finali arasındaki süre Perec’in

 

Barcelona’da 100 metre’de rahatca birinci gelen Amerikalı Gail Devers, bu sefer Atlanta’da rakibi Jamaikalı Merlene Ottey’in ancak kıl payı önünde altın madalyayı kazanabildi.aynı zamanda, 100 metre engellide de üç kez dünya şampiyonu olmasına rağmen,Devers, bu branş da Olimpiyatlarda başarılı olamadı.

Johnson’dan sadece on beş dakika önce, bu iki finali de kazanan ikinci bayan atlet olmasını sağladı. Perec, 400 metrede,Olimpiyatlarda iki kez üst üste altı kazanan atlet olurken,kendisini finalde epey sıkıştıran Avustralyalı Cathy Freeman’ı rahatca geçerek bir de Olimpiyat rekoru kırmıştı.

Erkekler 1.500 metre finali,bunda dört yıl önce Barcelona’da Cezayirli bir atletin trajedisini sergilerken, bu sefer Atlanta’da Kuzey Afrika’dan gelen başka bir atlet için de bir drama dönüşüyordu.

Cezayirli Nureddin Morceli,daha 22 yaşında iken katıldığı Barcelona Olimpiyatlarında 1.500 metrenin favorileri arasında sayılıyordu.Barcelona’da,İspanyol atleti Fermin Cacho’un,yarışın yavaş temposundan faydalanarak,beklenmedik bir anda öne fırlaması ile yaratılan kargaşa Morceli,adeta kapana sıkışmış ve Cacho’nun son turdakiş inanılmaz 50.4’lük temposunu da dayanamayarak ancak 7. olabilmişti.Morceli,bunun acısını,birkaç hafta sonraki bir yarışmada çıkartacak ve yedi yıllık dünya rekorunu kendine mal edecekti.

Morceli,bununla da kalmayacak,dünya 1 Mil rekorunu yenilerken,1993 ve 1995 Dünya Şampiyonaları’nda da altın madalyayı kazanacaktı. buna ilaveten, Barcelona’dan beri katıldığı tüm yarışlarda da kimseye geçilmemişti.

Atlanta’da,Kenyalı atletler,Barcelona da olduğu gibi Morceli’nin önde koşmasını engellemek istediler.Bir ara,fırsatını bulan Morceli,kapandan çıkacak ve öne geçecekti.son tura girilirken,Faslı genç atlet El Guerrouj,Morceli’nin teklemesine neden oldu ve düştü.El Guerrouj’un arkasında sıralananlar da paniğe uğradılar,bir kısmı yere düştü,diğerleri hızlarını kaybettiler bu arada Morceli arayı açarak rahatça birinci olabildi.Bu arada düştüğü yerden hemen kalkamayan El Guerruoj,yarışa devam ettiysede ancak 12. ve sonuncu oldu.

Olimpiyatlarda yapılan yüzme yarışmalarında en çok madalya kazanmış bir ülke olan Amerika için Atlanta büyük bir fırsat oldu.Bayan yüzücü Amy Van Dyken iki kişisel ve iki de bayrak yarışında,dört altın madalya kazanarak,Oyunlar!da en çok birincilik kürsüsüne çıkan sporcusu oldu.Rus cimnastikçi Aleksey Nemoe ise 2 altın,1 gümüş ve 3 bronzla en çok madalya alan şampiyon olarak ilan edildi.

Pek de beklenmeyen başarıları ile göze çarpan ve hakkında en çok dedikodu yapılan şampiyon ise İrlandalı bayan yüzücü Michell Smith,400 metre serbest,200 ve 400 metrelerde karışık branşlarında 3 altın ve 200 metre kelebek’te de bir bronz madalya kazanarak,beklide ardından en çok gazete koşturan sporcu oldu.Smith’in Atlanta da ki başarıları kadar,geçmişide büyük bir hazineydi.Smiht,1988 ve 1992 Olimpiyatları’nda da katılmış fakat hiçte kimse tarafından hatırlanacak sonuçlar alamamıştı.

Bu kızıl saçlı,tipik İrlandalı,ülkesinde tek bir Olimpik yüzme havuzu bulunmadığından dolayı Kanada ve Amerika ‘da ki çeşitli kentlerde yaşamış ve oralardaki mükemmel imkanlardan faydalanmıştı.Ama smith’in kaderi,beklide Barcelona’da tanıştığı Hollanda’lı bir disk atıcısı ve sonradan da kocası olacak Erik de Burin ile değişti.Smiht idmanlarına olduğu kadar yaşamına da çok önem veren ve günün birinde Olimpiyat şampiyonu olmayı kafasına koymuş çok hırslı bir sporcuydu.

Atlanta’da Smiht’in de Bruin ile evliliğini öğrenen basın,Hollanda’lı atletin,bir süre önce doping aldığı için bir süre yarışmalara katılmama cezasına çarptırıldığını öğrenmede güçlük çekmedi ve Atlanta’da fırtınalar,birbirini takip etmeye başladı.Smiht 1995 de katıldığı Avrupa Şampiyonası’nda da kendinden beklenmeyen başarıları gösterince,yetkililer tarafından sıkı bir dopink takibine neden olmuş ve bu konuda İrlanda

   

Amerika'nın en büyük tirajlı haftalık spor dergisi olan İllusturated, Atlanta’da her gün yayınladığı özel bir yayında,günün olayları yanında, Olimpiyat tarihindeki ilginç olayları ele alırdı.

Naim’in 3. altın madalyası, Oyunların beşinci günü yayınlanan derginin kapak konusu oldu.

 

Yüzme Fedarasyonu’nun gereken kontrolü yapmamış olduğu ortaya çıkmıştı.

Bütün bu dedikodulara ve sık sık yapılan doping testlerine rağmen, Smiht’in başarıları karşısında aldığı altın madalyalara kimse ses çıkaramadı. Bir yıl sonra katıldığı Avrupa Şampiyonası’nda da  başarılarını sürdürdü,fakat,1998’de evinde baskın tarzında yapılan bir kontrolde, Smiht’ten alınan idrar içinde çok miktarda alkol çıkınca, idrara katkı maddesi konduğu meydana çıktı ve spor yaşamı da sona erdi.

Atlanta’da,atletizmde ki sürat koşularında Bailey ve Johnson’un adı tekrarlanırken,yüzme yarışlarında da kısa mesafelerin başarılı yüzücüsü Rus Aleksandr Popov,Barcelona’da kazandığı 50 ve 100 metre serbest finallerinin başarısını tekrarladı ve kazandığı 2 altın madalyaya,iki değişik bayrak yarışında aldığı iki gümüş madalyayı da eklemesini bildi.

Pistlerde rekorlar kırılır ve havuzlarda dedikodular dalgalanır iken,biri Türk, diğeri ise İngiliz iki şampiyon,gerçekten Olimpiyat tarihine adlarını kazıyarak yazdırdılar.Naim Süleymanoğlu,Seoule ve Barcelona da ki altın madalyalarına 3. yü de ekleyerek,bu branş da dünya spor basının gerçekten üzerinde en çok yazılan ve konuşulan şampiyonlarından biri oldu.Çok geç yaşında doğduğu Bulgaristan da haltere başlayan Naim, ülkedeki Türk azınlığın adının Slavca ya değiştirilmesini kabul etmeyerek,dünya şampiyonu olarak 1986 yılında,Türkiye ye kaçmıştı.TC hükümetinin Bulgarların istediği 1 milyon dolarlık bir ‘ bağış’ ödemesi sonucu Türk vatandaşlığına geçen Naim,Seoul’da,Türkiye’nin 1968’den beri kazanamadığı altın madalayayı boynuna asarken, koparma ve silkmede ki kaldırdığı toplam ağırlık,1956 Olimpiyatlarında,ağır siklet madalyasını kazanan Amerikalı Anderson’un dünya rekorundan dahi ağırdı.Bu derecenin değerini anlamak ve Naim’in kuvvetini ölçmek için Anderson’un 137 ve Naim’in de sadece 62 kg. geldiğini hatırlamak yetecektir.

Naim,Barcelona’da da altın kazanmıştı.bu arada,birkaç kez sporu bırakmak istemesine rağmen yine dayanamayıp Atlanta’ya katıldı ve koparma ve toplam ağırlıkta 2 dünya rekoru kırarak, hakkıyla 3. altın madalyasını kazandı.

Buarada meraklı İngiliz seyircileri ve ülke spor basının beklide tümü,durgun sularda yarışan iki İngiliz kürekçisinin peşindeydiler. Zira, Steve Redgrave adlı İngiliz, 1984 Los Angeles’de dörtlüde aldığı 1.liğe ek olarak,çifte Seoul  ve Barcelona da 2 altın kazanmış ve bu seferde ‘Artık bu olsun’dediği yarışmaya katılmıştı. Redgrave ve takım arkadaşı Mathew Pinsent,yüzüncü kez birlikte yarışmalarını birer olimpiyat altın madalyası ile renklendirmesini bildiler.

Ve sonunda, Carl Lewis, yıllardır peşinde koştuğu idealini yakaladı ve 1984’den beri birbiri ardına katıldığı Olimpiyat uzun atlama finalini Atlanta’da da kazanarak,bu branşta 4 altın madalya sahibi tek atlet oldu.

 

En Çok Madalya Kazanan 10 Ülke

                                   A         G         B

Amerika                      44        32        25

Rusya                          26        21        16

Almanya                      20        18        27

Çin                              16        22        12

Fransa                         15        7          15

İtalya                           13        10        12

Avustralya                   9          9          23

Küba                           9          8          8

Ukrayna                      9          2          12

Kore                           7          15        5

 

 

 

Yayına Hazırlayan : Ali DOĞAN - Hülya KAHVECİ