LİDERLİK
Ruhi SARIALP
İ.T.Ü. Beden Eğitimi Bölümü Öğretim Görevlisi
Her ne kadar 20. yüzyıl kendine özgü çağdaş gelişimi (bilimsel, sosyo –ekonomik, teknolojik, sanatsal v.v. gelişimini ) örgütlenme ve ‘’grup’’ çalışması ile gerçekleştirmekte ise de, bu kollabarasyon (bilimsel işbirliği) ve ko-operasyonların (işbirliği) başarısında liderlerin oynadığı rol, şüphesiz çok önemli bir yer işgal eder
İnsanoğlunun bir arada yaşamaya başladığı en ilkel topluluktan beri günümüze dek geçen binlerce
Bu noktadan hareketle bizde bu tebliğimizde 20. yüzyıl yaşamı içinde sosyal bilimlerin, teknolojinin ve liderlik tarihinin tuttuğu ışık altında bilim-bilim adamı ve –liderlik - üçgeninin önemli ilişkilerini ve özelliklerini toplumumuzun müstakbel liderlerine faydalı olması amacı ile açıklamaya çalıştık.
Düşünmek, kanımca matematiksel normlar kadar kesin, bir hassas terazi kadar ölçülü ve değerli bir maden kadar saf ve dayanıklı bir akılcı işlemdir.
Hangi alanda olursa olsun, işlediğiniz hataları, doğru düşünememekten yapıyoruz. Hatalı olaylar karşısında çoğumuzun ilk eylemi hatayı başkasına yüklemek çabasına yönelir. Amacımız, hatanın ağırlığını omuzlarımızdan atmak, ondan sonra vicdanlarımızdaki sorumluluk yükünü hafifletmektir.
Oysaki bütün bu yarım bilinçli davranışlar, iyi düşünememenin sonucundan başka bir şey değildir. İyi düşünebilmek için kendi kişiliğimizi iyi tanımamız gerekir.
Büyük düşünür Sokrates’in dediği gibi; KENDİNİ BİL’’ sözü, kendini iyi tanı icraatını ona göre yap anlamındadır. Böyle davranan bir kişinin düşünme fonksiyonu da ona göre olumlu bir yol takip eder. Düşünmesini doğru bilen kişi hatalarını minimuma indirme çabasında olan kişidir. Hatalar minimum seviyeye indikçe mesleki, sosyal, kültürel başarılarda ters orantılı olarak artar. Kişinin bu davranışını kitleye mal edersek, toplumun başarıya doğru ilerlemesini sağlamış oluruz. Gerçek bilim doğru düşünme ile başlar Gene sokratesin dediği gibi ben yalnız bir şey bilirim, oda hiçbir şey bilmediğimdir. Sözü, bilim yapan kişilerin bilimin yüceliğinin karşısında gerçekleştirecekleri. Alçakgönüllülük ile kendini belli eder. Bilimin derinliklerine dalan araştırıcı, öğrendikçe, daha ne kadar çok şey öğrenmesi gerektiğini de beraber öğrenir. Bu kavram kişinin yapacağı şeyi en mükemmel şekli ile yapmaya ve oluşturmaya iter.
Pozitif bilimlerin ışığında her gün daha gelişen beden eğitimi ve spor branşlarınızda siz eski öğrencilerin, bugün ise meslektaşlarım, kendinizi en iyi şekilde yetiştirebilmeniz için öncelikle sağlıklı bir düşünme metodu ile önümüzdeki problemleri çözmeye ve yüce mesleğinizle ilgili bilim dallarında sistematik bir şekilde çalışmalısınız.
Kişisel düşünceler ne olursa olsun, kanımca öncelikle mesleki düşünceye ön planda yer verilmelidir. Bu noktadan hareketle, eski öğrencilerimin ne kadar isabetli bir davranışta bulunduklarını zaman ispatlayacaktır.
Başarılı bir beden eğitimci doktorant-lider, mesleki nitelikleri yanında karşılaşabileceği sorunları çözebilme niteliğine de sahip olmalıdır. ,çünkü böyle bir lider değişik karakterde birçok sorularla karşılaşır. Bunların arasında en önemli ve karışık olanları, insanlarla ilgili sorunlardır. Sorunları çözümlemenin birçok kişisel yöntemleri vardır. Fakat bilim adamlarının uyguladıkları metotlar en geçerli olanlarıdır. Bir beden eğitimci pedagog –liderin bu metotları gayet iyi bilmesi gerekir. Bu metotta konuşmamızın içeriğini oluşturmaktadır.
Bir beden eğitimci-lider kendi alanındaki sorunları bilimsel, gerçekçi bir yoldan çözümleyebilmek için aşağıda açıklanan tanımlamalardan kolaylıkla yararlanabilir.
BİLİMSELLLİĞİN ANLAMI
Bilimselliğin anlamını aşağıdaki sıraya göre özetleyebiliriz;
· Bilim, problemleri yargılama metodudur.
· Bilim, olaylar arasında bağlantı kurabilmektir.
· Bilim, soru sormak ve sorulan sorgulara gerçek cevabı verebilmek için bir araştırma yöntemidir.
Bilimsel yöntemi benimseyen böyle bir lider veya kişinin olaylara bakış açısı ve yaklaşımı, çok daha tutarlı olacağından, bilimsel yöntemin lider veya kişilerin mesleklerinde daha başarılı ve üretken kılması doğaldır.
Geleneğe Dayalı
Yargılar.
Hala eski gelenek, görenek ve atasözlerinden etkilenerek bazı bilgi ve alışkanlıkların doğruluğunu savunan ve bu inançların etkisi ile topluma ters düşen kişiler, eğitim ve gelişmeyi alışkanlıkların nesilden nesile iletimi saymakta, bu iletimi mutlak doğru olarak kabul etmektedirler.
Oysa bilimsel yöntem, kuşaktan kuşağa aktarılan fikir ve alışkanlıkları değil, gelişme ve değişimin kaynağı olan çağın dinamizmini tetkik, tasnif, tespit ve kontrol edebileceğini kabul etmektedir.
ŞU HALDE; BİLİMSEL GÖRÜŞ; NAKLİ DEĞİL, AKLİDİR
BELLEĞE DEĞİL, BELGEYE DAYANMALIDIR.
Her ne kadar atasözleri alışkanlıkların kaynaklandığı toplumun tarihsel ve eğitimsel değerlerini kapsarsa da, bunlar arasında değişimi belirleyen atasözleri de vardır. Örneğin; Kayalar değişmez, İnsanlar değişir. Atasözü insanın değişmesini doğal bir olgu kabul etmektedir. Bu atasözü de eleştirilebilinir, şöyleki; Kayaların da zamanla değişime uğradığı bilince saptanmıştır.
Egosentrik (Yalnızca kendine dönük) Bir
Bilim Adamı Tipi
Kendi bilim dalının dışındaki konulara eğilmesini bilmeyen veya böyle bir eyleme zaman ayırmayan bir bilim adamı ,büyük bir eksiklik içindedir. Çünkü bugün hiçbir bilim dalı ,tek başına yeterli değildir. Etrafını çevreleyen diğer bilim dallarının veya konuların etkisi altındadır. O halde bir bilim adamının bu çevreden uzak veya bu çevreye ilgisiz kalması olanaksızdır.
Aşağıda kaydettiğimiz MORONUN sözü, bu olabilirliğin güzel bir ifadesidir. Yalnız bilim adamı olan bilim adamı, kendi disiplini içinde faydalı olabilir. Fakat kendi alanının dışına çıkan genel bakımdan geçerli tasarımlara sahip değilse, o,kendi yapıtının, evrenin merkez noktası olduğunu sanacak ve böylece de öteki gerçeklerle olan değerli teması kaybedecektir.
Bilim Hakkında Bazı Düşünürlerin
Özdeyişleri
Bir şeyi ezbere bilmek, bilmek demek değildir. MONTAIGNE
Vicdansız bilim, ruhun çöküşüdür. REBELAIS
Bildiğini bilmek bilmediğini bilmek işte gerçek bilim budur. CONFUCIUS
Benim bildiğim bir şey varsa, oda hiçbir şey bilmediğimdir. SOCRATES
Kişinin gerçek bilimsel gelişimi, kişiliğinin alçak gönüllüğü ile paralel gider. VOLTAİRED
SEPTİSİZM (Şüphecilik)
Olayları olduğu gibi kabul etmek değil, onları şüphe ile karşılamaktır. Bir bilim adamının genel karakteristiği, soru sormak ve bu sorulara cevap aramak kabiliyetidir. Kişi ön öğreti, okul, çevre ve toplumdan öğrendiklerini doğru kabul eder ve değişmez hükümlere varır. Bilim adamı ise doğrulara , ‘Tecessüs, tetkik ve araştırmalarla ‘’ varılmıştır. Böylece, mutlak bilinen bazı doğruların gerçek doğrular olmadığını anlamış, bu doğruların bir çoğunun muhakeme ve araştırıcılıkla sarsılıp yıkılabileceği kanısına varmıştır.
DELİL
(Kanıt)
Sağlıklı septik araştırıcının karakteristiği kanıt aranmaktır. Böyle bir araştırıcı ne kendinsin ne başkalarının şüphesiz… Şeklindeki kapalı anlatımlarına dayanan sonuç ve yargıları kabul etmez. Onun istediği kanıttır. Eğer araştırıcı bir yandan delil isterken, diğer yandan olduğu noktadan bir adım ileriye gitmesi olanak dışıdır.
Olaylar delil teşkil ederler fakat olay denilen şey nedir.
Olay, gözlemi yapan kimse ile gözlenen olay veya cisim arasındaki yargısal ilişkidir. İTÜ beden eğitimi bölümü spor merkezi önündeki park yerindeki alaca karanlıkta park etmiş bir arabayı seminer sınıfı penceresinden baktığımızda belirli bir renkte görebiliriz. Fakat bu görüntü bize abranın mutlak rengini vermeyebilir. Alacakaranlık, sis, pus gibi faktörler arabanın gerçek rengini bize yansıtmayabilir. Bir başka kişinin aynı koşullarda aynı arabayı daha değişik bir renkte görmesi olasılığında düşünmek görünmektedir.
Olay, gören ile, bir cisim veya olay arasındaki ilişki olarak kaldığı sürece ve gözleyenlerin sayıları nispetinde görüş değiştikçe, bir olayın varlığından emin olmanın yolu, onu birçok kimselerin tetkik ve gözleminden geçirmektedir. Eğer gözlem üzerinde görüş birliği sağlanıyorsa, normal algılamayı yapan herkesin aynı yargıyı vereceğine karar verebilir. Burada anlaşılıyor ki, tek kişinin gözlemi yanlış ve güvenilmeyecek gözlem olabilir.
Gerçek bir olay gözleyenler arasında tam mutakabata varılmış yargısal bir ilişkidir. Örneğin; İTÜ beden eğitimi bölümü öğretim elemanları spor merkezi önündeki park yerinde park etmiş arabanın rengi hususunda mutakabata varılan bu gözlem sonucu müşterek verilen yargının doğruluğu kabul edilir. İşte bu gerçek gözlemdir.
Gözlemi yapan bu 18 öğretim elemanından biri arabanın rengi hususunda değişik bir algılamada bulunmuşsa, bu kimsenin yapısal görüş bozukluğu nedeni ile yanlış bir gözlem yaptığı yargısına varılır. Geri kalan 17 öğretim elemanının gözlemleri, doğru ve geçerli sayılır. Buna göre hayattaki doğru olarak kabul edilmiş birçok yanlışları benimseten faktörler şunlardır.
· Özel Gözlemler
· Kişisel Gözlemler
· Yorum (Fikir)
· Tahminler (Kişisel)
· Kavramsal (Soyut)
· Öznel Gözlemler
Sübjektif görüşlü bir kimsenin gözlemleri, bilimsel metotlarla uyum sağlayamaz Bu tür bir kişi, başka kanıtlayıcı ve şahit gözlemciye gereksinme duymaz
· Kişisel Gözlemler
Eleştiriye açık bir kişi, kişisel gözlemini kesin hüküm kabul etmediği gibi, tekrarlanan kişisel gözlemleri de sağlam doğrular olarak kabul etmez.
· Yorum (Fikir)
Gözleyen ile gözlenen arasındaki kişisel ilişkidir. Kişi gözlemini duygu ve kanıların etkisi altında kalmadan yapabilmişse iyi yorum yapmış olur.
· Tahminler (Kişisel)
Tahminler kanıt olarak benimsenemeyeceği için kabul edilemezler
· Kavramlar (Soyut)
Soyut kavramlar gözlenemeyen fakat varlığı hissedebilen açıklamalardır. Aşk, Ahlak, Zekâ gibi
Bu soyut kavramlar olguları açıklamaktan uzaktır. Buna rağmen kavramlardan kaçınmak mümkün değildir. Örneğin bir bilim dalının bünyesi kavramlardan oluşabilir.
Esas olan somut gözlem ve yaklaşımlardır.
OBJEKTİF OLMAK (Nesnellik)
Bilim adamı bir yönden hayata septik yollardan nüfus etmeye çalışır. Ve delillerin gerçek ve sahte olanlarını ayırt etmesine yardım edecek yöntemleri uygularken diğer yönden de çalışması bakımından objektiflik halini devam ettirmek ister. Bir insan hüküm verirken his duygu ve ön yargılarının etkisi altında kaldığı sürece nesnel yargılara varamaz. Şu halde objektif (nesnel) bir gözlemin bütün sağlıklı sinir sistemlerindeki etkisi bir olmalıdır. İnsanın yargılarını tutkular, şüpheler, ümitler, korkular, sevmek ve nefretler kolaylıkla etkileyebilmektedirler. Kişiler hakkında verilen kararlarda objektif olmak daha zordur. Duygular, sevgiler, benimseme veya benimsememe o insanın yarattığı herhangi olaya bakışımızı da etkileyecektir.
OBJEKTİF OLMAK VE SADE İNSANIN BENLİK
SAVUNMASI
Kişinin özelliklerinden biride sorunlarına çözümler araması ve sorunlarına çözüm arama gereksinmesidir.
İnsan bazen çözümü bulamaz. Bu durum kişiyi bezginliğe götürebilir. Bezginlik halinin yaratacağı zorlama ile çözümler ara ve ister istemez yanlış çözümleri benimser hale gelir. İşin kötüsüde budur. Had safhada bu yanılgılı çözüm, eleştirilemez olur. Eleştiri yanlışa değil de kişiliğe yapılan saldırı haline dönüşebilir. Kişi kendi çözüm ve cevaplarını doğru kabul ettiğinden bu cevapları destekleyici kanıt bulma uğraşımına girer. Kendi çözüm ve cevabı benliğinin bir parçası haline geldiğinden uğraşı bir benlik savunması haline dönüşür.
BİLİM ADAMININ OBJEKTİFLİĞİ
Kendisi objektif bir kişi olmaktan ziyade, objektif olmak yolunda devamlı çaba gösteren kişi olmasını, bir bilim adamının objektifliği olarak nitelendirebiliriz. Görüşlerin doğruluğunu başkalarının görüşleri ile karşılaştırır, kontrol eder. Yanılabileceğini düşünerek teknolojik olanakları kullanır. Deneylerde bulunur. Bu olayları, karşıt görüşün gözü ile görmeye çalışır. Bulduğu sonuçlar kesin sonuçlar anlamını taşımaz. Gerektiğinde araştırma ve incelemeye yeniden tabi tutar.
GÖZLEMCİ
Gözlemci hissi değildir. Kanıtlara dayanmak ister. Kanıt istemekte fakat kanıtların da objektif bir gözleme dayanmasını arzulamaktadır.
İyi bir problem çözücü şu üç hususa dikkat etmelidir.
DEĞİŞMELER KARŞISINDAHAZIRLIKLI BULUNMAK
Değişmeler karşısında hazırlıklı bulunmakta çok önemli
bir husustur. Görüldüğü gibi fikren gelişmiş insan incelemenin süzgecinden
geçmemiş cevapların doğruluğundan kuşku duyar. Kararları için kanıt arar.
Bunları bulunca teşhis ve tespit eder. Kendi gözlem ve yorumunda objektifliğini
korumaya çalışır. Gerçek bilim adamının bulduğu delillerle vardığı sonuçlar
değişmez değildir. Yeni bulguların varlığı eski durumun etkisinde kalmadan yeni
kararlara (doğrulara) varabilmek arzusu demektir.
Bilimsel öz’ü benimsemiş bir lider değişiminin oluşunu
saptamaya çalışır.
O değişmelerin devamlılığına inanır. Statükocu
değildir. Bazı şeylerdeki değişim çok az görülüp fark edilebilir.
Maddenin hareketi (iç dinamiği) devamlı değişimi
sağlar. Günlük yaşamımızdan bunu örnekleyebiliriz. Bir portakal veya elma
masada dururken değişmez gibi görünebilir. Birkaç gün sonra meyvelerin çürümeye
yüz tuttuğunu izleriz. İşte bu örnekle de maddedeki hareket dinamiğini ve genellikle
dış etkenlerin gücü altında oluşan değişim saptamış oluruz. Bazı değişimler
uzun süre de gözlenebilir veya fark edilirler. Bu değişime hazırlıklı
olmayanlar daima geçmişin değer yargı ve hükümleri ile sorunlara çözüm
bulduklarını sanırlar. Bu tip insanlar değişmelere uyum sağlayamadıklarından
devamlı yeniye karşı direnirler.
İçinde yaşadığımız çağ, teknoloji ve bilimlerde
süratle bir gelişmenin olduğu çağdır. Lider de bu çağın hızlı değişimine ayak
uydurmak zorundadır. Çünkü her şey devamlı ve hızlı bir gelişim içindedir.
İYİ SORU SORMAK
Septik olan ve olaylara dayanak bulmaya yönelik bilim
adamının bir diğer özelliğide sağlıklı sonucu elde edebilmeyi sağlayacak
sorular sorabilme yeteneğidir. Sorular problemin can alıcı noktasına
yöneltilirse daha doğru ve kolay sonuç alınabilmektedir.
Olaylar karşısında sorulacak sorular, gerçekçi
olmalıdır, konu ile direkt ilgisi olabilecek, konuya bir açıklık getirebilecek
sorular olmalıdır. Aksi takdirde konunun dışında kalan sorular, zaman
kaybından, dikkat ve ilginin konudan kopmasından başka bir işe yaramaz. (2)
Bilim adamının niteliklerini ve işlemesi gereken
metotları açıkladıktan sonra liderlik konusuna girelim.
LİDERLİĞİN GENEL TANIMI
Liderlik, değişik yetki düzeylerinde ve bir kuruluşun
amaçları doğrultusunda çalışırken, başkalarının hareketlerini düzenlemeye,
yönetme sorumluluğu ve ayrıcalığıdır.
Bu bir model ya da sistemden oluşmaz, hiçbir örnek ya
da sistem liderin, diğerlerinin hareketlerini etkilerken karşılaşacağı
koşulları ve durumu önceden tahmin edip varsayımda bulunamaz. Liderlik
ilkelerinin değerlendirilmesi, özel alanlarda başarı için önemli sayılan öteki
yeteneklerin de oluşturacağı etkin bir temeldir.
Bu tebliğde liderlik yeteneklerini geliştirecek
sihirli bir formül yoktur. Liderlik yeteneklerini ve davranışlarını edinmeyi
hızlandıracak olağanüstü bir yöntem, henüz geliştirilememiştir.
Çünkü lider günün değişen koşullarına göre nitelikler
kazanır ve yüzyıllar önce olduğu gibi, bu gün insan, liderlik özelliklerini
daha önceki deneyimlere eklemeler yaparak öğrenir. (3)
Lider olmak için önce istençli olmak gerekir.
Kurumların başına yönetici veya işletmeci olarak
politik yahut herhangi bir nedenle getirilen liderlik niteliklerinde yoksun
sade kişilerin dramlarına hepimiz şahit olmuşuzdur.
Bir kurumun veya toplumun başında en Munzur adam,
ehliyetsiz olduğu halde lider rolü oynayan kişidir.(4) Bazı toplum veya
kurumlarda liderlik sorumluluğu; pozitif hırs, cesaret ve yetenekten yoksun
yöneticilerin omuzlarına yüklemektedir. Bu yetersizlikler (yönetilenlerin)
cesaretlerini kırıp, onların morallerini bozarak rakiplerine güç veren şekil ve
davranışlarda kendini gösterir. Gerçekte lider olma arzusu taşıyan kişi veya
kişilerin seçmek ve onların yolunu izlemek tüm toplumun ve kurumların
sorumluluğudur.
Gerçek liderlerin kişilikleri belli bir kalıba sığmaz.
Nasıl toplumu oluşturan kişiler birbirine benzemez ise liderler arasında da
farklılıklar vardır.
Toplumuna veya kurumuna hizmet etme istenci içinde
olan gerçek sorumluluk sahibi lider, zeka, içtenlik, cömertlik, doğruluk ve
cesaret gibi özellikleri ile diğerlerinden ayrılır. Böyle bir liderlik de açık
bir insancıl yan, astlarının, üstlerinin ve çalışma arkadaşlarının amaçlarına
karşı güçlü bir bağlılık vardır.
Gerçek lider koşullar ne olursa yüce niteliklerini
hiçbir zaman kaybetmez. Liderliğin ana kuralını daima göz önünde bulundurur.
Lider olmak istenmesinde olan kişi her şeyden önce
kişisel olarak fark edilme arzusu taşımalı ve bunu kazanmak daima göz önünde
bulundurur.
Hizmet verilen ve liderlik yapılan kurumlar veya
toplumlar için kimseye fark ettirmeden ve teşekkür beklemeden, gerçek lider
kişisel özverilerde bulunmalıdır. Örneğin bu özveriler; çok önemli bir maça
veya seyahate gitmemek, bir eğlenceye, toplantıya katılmamak, astların
yetişmesi için olağanüstü enerji ve sabır göstermek, liderin; kendi
gereksinimlerini karşılanmadığı halde aslılarının gereksinimlerini karşılama
olabilir.
Lider, bulunduğu düzeyin görevlerini yerine getirecek
yetenek ve bilgisini geliştirmek için öğrenmeye, dinlemeye hevesli olmalıdır.
Bu genellikle kişisel özveride bulunmadan ve olağanüstü çaba göstermeden
gerçekleştirilemez.
Liderlik hakkında düşünceler, özdeyişler :
·
Her söylendiği
astlarınca onaylanan lider sıradan öğütler veriyor demektir.
·
Yanlış soru soran yanlış
cevaplar alır.
·
Akıllı bir lider
cevabını öğrenmek istemediği bir soruyu asla sormaz.
Liderin kişiliği
Bir liderin başarılı olması için zeki ve çalışkan olmasının yanında amacına ulaşmak için engel tanımayan bir azmi, kendine ve ekibine güvenlik ve cesaretini kırmak isteyenlere karşı koyabilme yürekliliği olmalıdır.
Egoist, kibirli, narsist (kendini beğenen kişi)
kişiler pek nadir büyük lider olurlar, kendini beğenmişlikleri ile ün
kazanacakları muhakkaktır.
Akıllı bir lider uyum sağlar, ödün vermez.
Başarılı bir lider diplomasiyle kazanılacak bir şeyi
asla zorla almaz.
Yetenekli liderler, sıcaklık, konukseverlik ve
nezaketin en amansız rakibi bile fethedeceğini bilirler.
Liderler güvendikleri kişiler tarafından çok kez
ihanete uğrayabileceklerini asla akıllarından çıkarmamalıdırlar.
Büyük lider Atatürk’ün şu öğütleriyle konuşmama son
veriyorum.
Büyük olmak için hiç kimseye iltifat etmeyeceksin, hiş
kimseyi aldatmayacaksın. Ülke için gerçek amaç ne ise onu görecek, o hedefe
yürüyeceksin... herkes senin aleyhinde bulunacaktır; herkes seni yolundan
çevirmeye çalışacaktır, fakat sen buna karşı direneceksin. Önünde sonsuz
engeller yığacaklardır. Kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu engelleri
aşacaksın. Bundan sonra sana büyük derlerse, bunu söyleyene güleceksin.
KAYNAKLAR